Kelime anlamı ‘bilgelik sevgisi’ olan felsefe, fen bilimlerinden farklı olarak somut fizikî varlıklar yerine var oluş, metafizik, bilgi, etik değerler, doğruluk, estetik, güzellik, mükemmellik, mantık gibi karşılığı zihinlerde olan soyut kavramlarla uğraşır. Gerçekliğe ulaşmayı amaçlayan bir bilim dalıdır.
Felsefe, metot olarak gözlem yerine muhakeme ve mantık kullanır.
Yani felsefe, bilgiye ulaşmada Google arama motoru gibi, gerçekliğe ulaşmak amacıyla tüm insanlığın elbirliği içinde inşa ettikleri gerçekliği arama makinesini mükemmelleştirme ve
gerçekliğe giden yolu açma ve asfaltlama bilimi ve sanatıdır.
Felsefî metot akla uygun, gözlemlerle uyumlu, kendi içinde tutarlı, ayakları yere basan ve mantıklılık testinden geçen sağlam argümanlara dayalıdır.
Kısacası felsefe,
metodolojidir;
hakikate giden
kısa,
erişilebilir ve
güvenli
bir yol açma sanatıdır.
FELSEFENİN AMACI
Felsefenin amacı varlıkların özdeğerlerini ve anlamlarını keşfetmek, ve varlıkların oluşumları ve birbirleriyle olan ilişki ve etkileşimleri ile ilgili incelikleri ortaya çıkarmaktır.
Felsefe perde arkasında olaylara hükmeden ve varlıkları karakterize eden temel kavram ve prensiplerle ilgilidir, ve her bilim dalının kendisiyle ilgili temel kavram ve prensiplerini araştıran bir felsefesi vardır.
Örneğin ‘Bilim Felsefesi,’ bilimlerin temelleri, sonuçları, ve metodolojisiyle ilgilidir.
Bilimsel araştırmalar hangi özellikleri taşır/taşımalıdır
Bilimsel araştırmalar deneylere, gözlemlere, ve akıl yürütmelere dayanır.
Bu çalışmalar işlenmemiş bilgileri içeren ham verilerin toplanmasını, bilgilerin analiz edilip sınıflandırılmasını, mantıksal tutarlılık açısından kontrol edilmesini, ve genellemeyi içerir – aynen ekonomideki arz-ve-talep kanunu genellemesi gibi.
Fizik ve kimya gibi cansız maddelerle alakalı bilim dalları için deneysel çalışmalar, bilimsel araştırmaların önemli bir kısmını teşkil etmektedir.
İnsan ve insan topluluklarının davranışları ile alakalı bilim dalları ise gözlemsel olarak karakterize edilir, ve genellikle gözlem ve akıl yürütme yoluyla ilerler.
Sosyal Bilimleri Doğa Bilimlerinden ne kadar farklı?
Sosyal bilimler çoğunlukla gözlemlere, deneylere, ve toplanan verilerin istatistik analizine dayanır
Sosyal bilimlerin sahası karakter olarak doğa bilimlerinden farklıdır, ve dolayısıyla sosyal bilimler doğa bilimlerinde kullanılan kriterlerle değerlendirilmemelidir
Pozitif doğa bilimleri gibi, sosyal bilimler de araştırmalar esnasında metodik, mantıken tutarlı, ve uyumlu bir yaklaşım kullanmalı, ve diğer araştırmacıların eleştirel incelemelerine açık olmalıdır.
Sosyal bilimler, sonunda mümkün olan en objektif metodu kullanarak sosyal fenomenleri ve onları üreten sosyal dinamikleri belirlemeyi ve anlamayı hedefler.
BİLİM DALI OLARAK FELSEFE
Bilgelik sevgisi’ anlamına gelen ve ‘derinlemesine anlama’ ve ‘içsel aydınlanma’ anlamlarını çağrıştıran felsefe, mantıksal muhakeme yoluyla varlık hakkındaki gerçekleri araştırmayla ilgili bir bilim dalıdır.
Böyle olunca, felsefe, araştırma metodu olarak temelde rasyonalizme ve dolayısıyla empirisizm yerine akıl yürütmeye dayanır.
Felsefenin ilgilendiği konular deneysel çalışmalara pek uygun olmadığı için bu zaten beklenen bir şeydir.
GERÇEKLİĞİN TEORİSİ
Gözlemlerle uyumlu olan teoriler fikir alemlerinde güç kazanır. Felsefe, fen bilimlerinden farklı olarak laboratuvar deneyleri yerine rasyonel bir zeminde kritik (eleştirel) düşünceyi esas alır.
Gözlemlere dayalı laboratuvar testinden geçemeyen bilimsel teoriler ‘gerçek dışı’ damgasını yiyip rafa kaldırılır.
Ölçüm aletleri yerine akla uygunluk, gözlemlerle uyumluluk, mantıki tutarlılık ve bilinen gerçeklikle bağdaşıklık gibi kriterleri kullanır.
Mantıken tutarlı olma zorunluluğu, safsataları belirlemek ve onları ayıklamak için etkin bir mekanizma olarak işlev görür.
Bu yaklaşım, fizik gibi fen bilimlerinde bile potansiyel çelişkileri ortaya çıkarmak için ‘düşünce deneyleri’ olarak yaygın olarak kullanılmaktadır.
İlim ve Bilim
Biyolojik göz, bildiğimiz ışık vasıtasıyla varlıkların görünen yani dış yüzünü görür.
Görmenin diğer bir şekli ise göz yerine akıl ile görmektir. Bu da maddi ışıkla ilgisi olmayan ilim ışığı ile olur.
Fizik âlemindeki ışık varlıkların dış yüzünü ve fiziksel özelliklerini, ilim ışığı ise varlıkların iç yüzünü ve anlamını gösterir.
İlim ve bilim kelimeleri, aynı genel anlamda kullanılmalarına rağmen farklı çağrışımlar yapmaktadır.
İlim, varlıklara nüfuz eden zaman ve mekân üstü yaygın bir ışığı hayale getirirken,
bilim ve bilgi kelimeleri, bilme merkezi olan akılda yansıyan parıltıları çağrıştırır. İlim, içten gelen bir anlayışımızın olduğu ancak tanımlamakta zorlandığımız şeylerden biridir.
Çünkü ilim, ancak madde-dışı akıl gözü tarafından görünebilen madde-dışı bir ışıktır.
Bilimsel Çalışma Nedir?
Evren hakkında sürekli olarak sistematik bir tarzda bilgi edinme ve biriken bilgi kitlesini başkalarının deney veya muhakemeyle teyit veya tekzibine açık genel prensiplere indirgeme faaliyetidir.
Bilim ilmin insanların araştırmalarıyla fark edilip ifade ettiği ve insan zihninde doğru veya yanlış olarak yansıyan kısmıdır ve miktarı zaman ve zemine bağlı olarak değişir.
Bilimin kişideki yansıması bilgi veya malumat
Pratikte ilim kelimesi ile kastedilen şey genellikle ilmin keşfedilen kısmı yani bilimdir.
O yüzden ilim ve bilim kelimeleri genellikle aynı anlamda kullanılmaktadır.
Örneğin “ilmî” kelimesinin yerini “bilimsel” almıştır.
Fenlerin dikkatli araştırmalar sonunda keşfettiği gibi, evrende her şey ilim ile yapılmıştır ve dolayısıyla ilim insanlardan önce de vardı.
Türkçe’de ‘bilim’ kelimesi ile genellikle dar anlamda ‘fen bilimleri’ kastedilir.
Taşlar yerine oturmadığı için bilimsellik tartışmaları çoğu kez anlaşmazlıkla sonuçlanır.
Bu tür tartışmalara son vermek için ‘bilim’ ve ‘fen’ (veya ‘fen bilimi’) kavramlarının evrensel dil baz alınarak doğru bir şekilde konumlandırılmasına ihtiyaç vardır.
Her fen bilimi aynı zamanda bilimdir ve ondan bilim olarak bahsedilebilir, ama her bilim fen bilimi değildir.
Fen bilimleri doğaları itibarıyla evrenseldir ve hepimiz aynı evreni paylaştığımız için tüm insanların ortak malıdır. ‘Fen bilimi’ (science) terimi bugünkü modern anlamını 19uncu yüzyılda deneye dayalı bilimsel metodun gelişimiyle kazanmıştır.
Bilimler felsefeden çıkmıştır, ve fiziksel evren hakkındaki araştırmalar ve evrenin nasıl çalıştığını anlama çalışmaları ‘doğa bilimleri’nin konusu olmuştur.
Pozitif veya müsbet bilimler olarak da bilinen fen bilimleri, canlı ve cansız âlemlerde gözlenen fenomenlerle ilgilenen bilim dallarıdır.
Felsefenin bazı ana kolları mantık (tartışmalar sırasında zihinsel iç hislere uyumlulukla ve sağlıklı akıl yürütme ile alakalıdır),
metafizik (görülen evrenin ötesindeki realitenin mahiyetini, beden-ruh ilişkisini, ve varlığın ne olduğu konularını inceler),
epistemoloji (bilgi ile alakalıdır),
etik (veya moral felsefe; etik doğruları, ve neyin ne için doğru olduğunu inceler),
estetik (güzellik, sanat, haz, ve algılamayı inceler), ve
semantik (dillerle ve dillerin realite ile nasıl ilişkili olduğunu inceler).
Bu kolların bir çok alt kolları vardır. Örneğin dinle alakalı sorularla ilgilenen ‘Din felsefesi’ metafiziğin bir alt koludur.
FEN BİLİMLERİ
İngilizce ve Fransızca’da ‘science’ olarak ifade edilen ‘fen bilimleri’, evrensel anlamda, bilimin gözlemlere dayalı olan kısmıdır.
Yani fen bilimi (veya kısaca fen; çoğulu fünun), bilimin gözlemlerle ilişkili olan bir alt sınıfıdır. O yüzden kaynağı gözlem olmayan bir bilgi fen bilgisi değildir, ama yine bilgidir – dil, edebiyat, felsefe, hukuk, din ve tarih gibi.
Çoğu bilim dalları gibi, fen bilimlerinin de kökleri felsefe ve dine uzanır
GÖZLEMLERE DAYALI BİLİM
Pozitif veya müspet bilimler olarak da bilinen ve görünen evrenin nasıl çalıştığını anlamaya çalışan fen bilimleri, canlı ve cansız alemlerde gözlenen fenomenlerle ilgilenen bilim dallarından ibarettir.
‘Fen bilimi’ (science) terimi bugünkü modern anlamını, 19 uncu yüzyılda deneye dayalı bilimsel metodun gelişimiyle kazanmıştır.
Bu evrensel tanıma göre matematik bir bilim dalı olmasına rağmen fen bilimi değildir.
Aynı şey hukuk ve felsefe için de söylenebilir. Bir bilim dalının ‘fen bilimi’ kapsamına girmesi için temel kriter, bir şekilde gözlemlere ve mümkün olduğunca deneylere dayalı olmasıdır
Bilimsel metot şu unsurları kapsar:
(1) Deney ve gözlem yoluysa veri ve delil toplamak,
(2) veri ve delilleri indirgeyerek bir hipotez formüle etmek,
(3) hipotezi test etmek,
(4) muhakeme ile tüm tutarsızlıkları gidermek ve
(5) ilave deney ve muhakeme ile hipotezi doğrulamak.
Bilimsel metodu kullanarak elde edilen bilgi birikimine kısaca ‘bilim’ denir.
Sistematik olarak çalışılan sahalara da fen bilimi denmesi yaygındır. Fen bilimlerinin amacı doğal fenomeni daha iyi anlamak ve izah etmek için bilgi edinmektir. Bu da varlıklara özelliklerini veren iç mekanizmalarının inceliklerini açığa çıkararak ve dolayısıyla perde arkasında doğal fenomeni idare eden görünmez makinaları dışa vurarak yapılır.
BİLİMLER ARASINDAKİ FARKLAR
Fen bilimleri, doğa fenomenlerini araştıran ‘doğa bilimleri’ (natural sciences; eskiden ‘doğal felsefe’) ile insan davranışları ve toplumları araştıran ‘sosyal bilimler’ (social sciences; eskiden ‘moral felsefe’) olarak iki geniş kategoriye ayrılabilir.
Doğa bilimleri de fizik bilimleri (fizik, kimya, astronomi, vs), yer bilimleri (fiziki coğrafya, jeoloji, hidroloji, meteoroloji, vs) ve hayat bilimleri (biyoloji, zooloji, botanik, genetik, tıp, vs)’nden ibarettir.
Sosyal bilimler psikoloji, sosyoloji, antrepoloji ve ekonomiyi kapsar. Sosyal bilimler ve biyoloji gibi ağırlıklı olarak istatistiğe dayalı bilim dallarına ‘yumuşak bilimler’ denir.
Evren hakkında sürekli olarak sistematik bir tarzda bilgi edinme ve biriken bilgi kitlesini başkalarının deney veya muhakemeyle teyit veya tekzibine açık genel prensiplere indirgeme faaliyetidir.
FEN BİLİMLERİ VE BİLİMSEL METOT
Bilimsel metot gözlemlere ve dikkatli muhakemelere dayanır. Fen bilimleri duyularla algılanan şeyi akıl ve mantık zemininde analiz eder.
Algı alanını aşan tümevarımlar fen bilimlerinin kapsamı dışındadır. Canlı organizmaların değişik şartlar altında davranışlarını sistematik olarak incelemek fen bilimidir,
Örneğin dünyada hayatın nasıl başladığı hakkında kurulan teori fen değildir.
Mevcut bilgilerle
bağdaşıklık,
gözlemlere uyumluluk,
akla uygunluk, ve
mantıksal tutarlılık
ortaya atılan tezlerin değerlendirilmesinde önemli ölçütlerdir.
Mantıken tutarlı olma zorunluluğu, safsataları belirlemek ve onları ayıklamak için etkin bir mekanizma olarak görev yapar.
Bu, fizik gibi doğa bilimlerinde bile, ‘düşünce deneyleri’ ile yaygın olarak yapılmaktadır. Düşünce deneylerinin kullanımı için motivasyon açıktır:
Albert Einstein fizikte gayet iyi tasarlanmış düşünce deneyleri konusunda ünlüdür
SOSYAL BİLİMLERİN DİĞER BİLİMLERDEN FARKI NEDİR?
Fizikî beden dışında insan olma ile alakalı ve dünyayı anlama ve ondan bir anlam çıkarmaya yönelik akademik dallar beşeri bilimlerin sahası olarak bilinir.
Sosyal bilimler, doğa bilimleri ve beşeri bilimler ile güzel sanatlar dışındaki sahaları kapsar, ve doğa bilimleriyle beşeri bilimler arasında bir yerde konuşlanır.
Sosyal bilimler psikoloji, sosyoloji, felsefe, siyasal bilimler, tarih, insan coğrafyası, antropoloji, arkeoloji, ekonomi, uluslararası ilişkiler, hukuk, ve kamu yönetimini kapsar.
Bunlardan antropoloji, tarih, ve hukuk, beşeri bilimler sınırında yer alır, ve bazen de araştırma metodolojisine göre öyle kategorize edilir. Hem sosyal bilimler hem de beşeri bilimler faydalılığı bazen açıkça görülebilen bazen de görülmeyen bilgi üretmek ve onu yaymak için vardırlar ve her iki bilim sahası da bilgi-tabanlı topluma geçişe katkı yaparlar.
Beşeri bilimler insanın bir insan olarak kendini tanımasına yardımcı olur ve olayların oluş sebeplerini anlama yerine olayları yorumlama becerileri kazandırmayı hedefler.
Beşeri bilimler eğitimi, kültürlü ve sanat anlayışı olan ve bizi çevreleyen dünyadan anlam çıkarmaya ve somut yorumlar yapmaya meyli olan dört başı mamur fertler halini almayı amaçlar.
O yüzden beşeri bilimler aynı zamanda “kültürel bilimler” olarak da adlandırılır.
Beşeri bilim ve sanat eğitimi insanların geniş bir perspektif, çok yönlü bir karakter, kendine has bir kişilik kazanmasına yardımcı olur, ve kişisel gelişime ve ‘insan gibi insan’ olmaya ciddi katkı yapar.
Sosyal bilimler bilimsel metodu uygulanabilirliği ölçüsünde kullanmaya gayret ederler,
Ancak, beşeri bilimlerin böyle bir derdi yoktur.
Edebiyat (hikâye, şiir, tiyatro, vb) ve dil öğrenme genellikle beşeri bilimlerin parçası olarak kategorize edilir.
Fakat dil bilimleri (linguistics) dillerle ilgili çalışmalarında bilimsel bir yaklaşım kullandığı için genellikle sosyal bilim olarak gruplanır.
Felsefe ve din bilimleri sosyal olgulara bir izah getirmeye çalıştıkları sürece sosyal bilim olarak kategorize edilirler.
Ancak, konu anlamak ve takdir etmek olduğu zaman beşeri bilim olarak sınıflandırılırlar.
Doğa bilimleri, Beşeri bilimler ve Sosyal bilimlerin kesiştiği alanlar
Doğa bilimleri deneysel olarak doğrulanabilir sonuç üretirler, ve yeni teknolojiyi yeni ürünlere dönüştürmeye istekli firmalarca yoğun talep gören bilgileri sunacak bir konumdadırlar.
Yüksek öğrenim kurumlarında beşeri bilimler faydalılık ve pazarlanabilir becerilere artan oranda yapılan vurgu yüzünden ikinci sınıf muamelesi görmektedirler.
Çalışmaları meşrulaştırmak ve faydalılıklarını ispatlamak için sosyal bilimler dünyanın insani yüzünü araştırırken deneysel çalışmalara ve matematik modellemelere başvurarak doğa bilimlerini taklit etmeye çalışır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder