30 Aralık 2016 Cuma

İŞ PLANI

İş planı, kurulması düşünülen ya da var olan bir işletmenin detaylarını içeren yazılı bir belgedir. İş planı, şu an ki durumu, ortaya çıkacak ihtiyaçları ve işletmenin olası sonuçlarını gösterir. Bu planda, işletmenin tüm unsurlarının tanımlanması gerekmektedir. Bunlar, proje, pazarlama, araştırma ve geliştirme, üretim yönetim, kritik riskler ve finansman unsurlarıdır.

İş Planının Fon Sağlayıcı ve Yatırımcılara Sağlayacağı Faydalar
İş planı fon sağlayıcılara ve yatırımcılara da aşağıdaki faydaları sağlayacaktır.

  • İş planı, fon sağlayıcılara yatırımcılara pazar potansiyeli hakkında bilgiler verir ve pazar payının nasıl korunacağı planlar.
  • İş planı detaylı finansal tablolar aracılığıyla, işletmenin ihtiyacı olan borç çeşidi ve miktarı ile öz sermaye bileşimini gösterir.
  • İş planı kritik riskleri ve önemli olayları tanımlayarak işletmenin başarısı için  olası senaryoları ve eğer/ ne (what/if) analizleri üretir.
  • İşletmenin bütünü hakkında detaylı bilgiler sağlayarak fon sağlayıcılara ve yatırımcılara  finansal değerlendirme konusunda gerekli bilgileri verir.
  • İş planı okuyacak fon sağlayıcılar ve yatırımcılar girişimcilik geçmişi olmayan bireylerin planlama ve yönetim yeteneği konusunda fikir sahibi olur.
İş Planının Girişimciye Sağlayacağı Faydalar
  • Girişimcinin işletmeyi eleştirel ve objektif bir gözle görmesini sağlar.
  • İş planına dahil edilen rekabet, ekonomik ve finansal koşulları içeren analizler, girişimcinin işletmenin başarısı için yapacağı varsayımları dikkatli bir şekilde oluşturmasında yardımcı olur.
  • İşletmenin bütün unsurları iş planında gösterildiği için girişimci işletme stratejileri geliştirerek ve bunları sınayarak dışarıdaki  değerlendiriciler içinde sonuçlar üretir.
  • İş planı amaçların değerlendirilmesi için tahminlerin ve gerçek sonuçların karşılaştırılması konusunda da ölçütler oluşturur.
  • Tamamlanmamış bir iş planı, girişimciye dışarıdaki fon sağlayıcılar ve yatırımcılarla iletişim aracı olma ve işletme için de çalışma rehberi olma görevi yapar.
İş Planının Faydaları ve Üstlenmiş Olduğu Roller

  • Analiz----------Bilginin toplanması ve işlenmesi
  • İletişim-------- Paydaşlardan destek sağlanması
  • Hareket--------Amaçlar doğrultusunda projelerin tanımlanması
  • Sentez----------İstenilen sinerjinin yaratılması
İş Planının Öğeleri

Detaylı bir iş planı genellikle 10 bölümden oluşmaktadır. İdeal bir iş planının uzunluğu 50 sayfa civarında olsa da bütün plan ekler dahil 40-80 sayfa uzunluğunda olabilir. Planın sayfa sayısından çok içerdiği bilgiler önemlidir.

İş Planının Değerlendirilmesi
İş planını okuyan sermayedarlar, bankacılar, yatırımcılar, potansiyel müşteriler, avukatlar, danışmanlar ve üreticilerdir. Bununla birlikte girişimcinin iş planını hazırlarken açıkça anlaması gereken üç temel nokta vardır;
  1. İşletmeyi geliştiren kişinin, yani girişimcinin kendisinin, işletmenin teknolojisi ya da yaratıcılığı konusunda en geniş bilgiye sahip olan kişi olduğudur.
  2. Girişimcinin niçin iş planı yazması gerektiğini gösteren bakış açısıdır.
  3. Yatırımcının bakışı finansal tahminler üzerine yoğunlaşmaktadır.
 İş Planının Güncellenme Nedenleri
  • Zaman içinde finansal ihtiyaçlar değişebilir.Nakit girişleri ve nakit çıkışları arasında farklılıklar oluşabilir.
  • Pazara ilişkin değişmeler söz konusu olabilir. Müşteri beklentilerindeki değişmeler, rakipler ya da düzenleyici kurallar pazar yapısını etkiler.
  • Üretim sürecine ilişkin değişmeler olabilir. Yeni bir ürün, yeni teknolojiler ya da yeni süreçler geliştirilebilir.
  • Yönetim takımında ya da anahtar yöneticilerde zaman içerisinde değişmeler olabilir. Amaç ve hedefler doğrultusunda yeni bilgilerle donatılmış insanlar yönetim takımında yer alabilir.
  • Zaman içerisinde plandaki bilgiler eskimiş ya da gerçeği yansıtmıyor olabilir.
  • Beklenmeyen olaylarla karşılaşılabilir.
Aşağıdaki altı adım birçok sermayedarın iş planı okuma sürecidir;
1. adım: İşletmenin ve işletmenin içerisinde bulunduğu endüstrinin özelliklerinin belirlenmesi
2.adım: Sermaye yapısının belirlenmesi (gerekli olan borç ve özsermaye bileşimi)
3.adım: En son bilançonun incelenmesi (likidite, net değer ve borç öz sermaye oranlarının belirlenmesi)
4.adım: Girişimcilerin kalitesinin belirlenmesi (çoğunlukla en önemli adımdır)
5.adım: girişimcinin kendine özgü özelliğinin saptanması ( neyin diğer girişimcilerden farklı olduğunun bulunması)
6.adım: Bütün plana genel olarak göz gezdirilmesi ( tüm grafiklere tablolara göz atılması )

İşletmenin Tanımı
Bu bölümde işletmenin ne amaçla kurulduğu açık bir biçimde ortaya konmalıdır.
İlk olarak işletmenin ismi belirtilmelidir.
İkinci olarak endüstrinin koşulları şu anki durumu ve gelecekteki eğilimi açısından ortaya konulmalıdır.
Üçüncü olarak , yeni işletmenin gelecek potansiyeli açıkça belirtilmelidir.
Dördüncü olarak yeni işletmenin rekabetçi ortamda sahip olduğu güçlü yönler geniş olarak açıklanmalıdır.

Bu bölümde alt başlıklarında aşağıdaki sorulara cevap verilmelidir.

  • Ne tür bir işletme kurmayı planlıyorsunuz? İşletmenizi tanıtınız.
  • Üretilecek mal ve hizmetlere ilişkin endüstri yapısı nasıl?
  • Kurmayı düşündüğünüz işletmenin hedef ve amaçları nelerdir?
  • Kurulacak işletme ile ilgili deneyiminiz var mı?
  • Hangi ürün ya da hizmetleri sunacaksınız?
  • Kurmayı düşündüğünüz işin niteliği nedir?
  • Kuracağınız işletme niçin başarılı olacaktır?
  • Kuracağınız işletmenin gelişme ve  karlılık potansiyeli nedir?
İş Planının Hazırlanmasında Kaçınılması Gereken Hatalar
  1. Gerçekçi olmayan hedeflerin plana konulması
  2. Olası engellerin tahmin edilememesi
  3. Kararlılık ya da taahüt eksikliği 
  4. Tecrübe eksikliği
  5. Pazar bölümlendirilmesinin yapılmaması
  6. Planın günceli yansıtmaması

Bu bölümün alt başlıklarında aşağıdaki sorulara cevap verilmelidir;
İşletmenizin kuruluş yeri neresi olacak?
Kuruluş yeri seçiminizi etkileyen faktörler nelerdir?
Bina, makina ve üretimle ilgili diğer araç ihtiyaçlarınızı tanımladınız mı?
Tedarikçileriniz kimler olacak?
Ulaşım imkanları nelerdir?
İş gücü olanakları nelerdir?
Tahmini üretim maliyetiniz nedir?

Giriş
 3 sayfadan uzun olamaz.Giriş bölümü aşağıdaki bilgileri kapsamalıdır;

  • İşletmenin adı ve adresi
  • Girişimcinin ismi ve telefon numarası
  • Kısaca işletmenin tanımı
  • İşletmenin ve endüstrinin yapısı
  • Finansal ihtiyaçların tutarı ve finansal yapının bileşimi
  • Giriş bölümü için seçilecek ifadeler işletmenin türünü, pazar fırsatlarını, finansal ihtiyaçlarını, tahminler ve işletme ile ilgili teknolojiyi ya da özel araştırmayı kapsayacak şekilde hazırlanmalıdır.

ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME BÖLÜMÜ
Yapılacak tüm araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin büyüklüğü bu bölümde gösterilecek maliyet ve zaman testlerine bağlıdır. Yatırımcılar projenin bulunduğu durumu, prototipler, laboratuvar testleri ve program gecikmeleri anlamında bilmek isterler. Girişimci, detaylı bir araştırma geliştirme bölümüne sahip olmak için teknik destek almalıdır. Ayrıntılı planlar, taslaklar, çizimler genellikle önemlidir. Bu bölümde araştırma ve geliştirme çalışmalarının tanımlanması ve iş fikrini geciktirebilecek güçlüklerin tartışılması gerekmektedir. Ayrıca işgücü, danışma kaynakları, araştırma ve dizayn çalışmalarını kapsayan bir AR-GE bütçesi oluşturulmalı ve sunulmalıdır.
Bu bölümün alt başlıklarında aşağıdaki sorulara cevap verilmelidir.

  • Tasarım ve geliştirme faaliyetlerinizi dikkatli bir şekilde tanımladınız mı?
  • Dışarıdan teknik destek alınacak mı?
  • Ne tür araştırmalar ihtiyacınız olacak?
  • Araştırma ve geliştirme faaliyetlerin maliyeti nedir?
  • Finans planında yer alan bütçeler içerisinde AR-GE bütçesi yer alıyor mu?

ÜRETİM BÖLÜMÜ

Bu bölüm işletmenin yerinin tanımlanmasıyla başlamalıdır. Seçilen yer işgücü olanakları, ücret oranları, üreticilere ve tüketicilere yakınlık ve toplum desteğinin sağlanması açısından uygun olmalıdır. Bunlara ek olarak yerel vergi yükümlülükleri ve bölge bankalarının yeni girişimlere sağladıkları desteklere de değinilmelidir. Ayrıca üretim ihtiyaçları gerekli olan binalar (fabrika, depo, büro)  ve araçlar (özel aletler, makinalar, bilgisayarlar ve taşıtlar anlamında belirtilmelidir.
Taşıma maliyetleri de bu bölümde işlenmelidir. Ayrıca işgücü arzı ücret oranları ve ihtiyaç duyulan nitelikli işgücü gösterilmelidir. Son olarak üretim maliyetleriyle ilgili veriler sunulmalıdır. Burada kullanılan üretimle ilgili tüm finansal bilgiler daha sonra finansal tahminler için de kullanılacaktır.

Şekil konusunda önemli görülen noktalar aşağıda açıklanmıştır;
Görünüş: Cilt ve baskı ne özensiz ne de müsrifçe bir şekilde yapılmış olmalıdır. Fatokopi çekilmiş sayfaların eklenmesi amatörce görünmektedir. Ancak kitap cildi şeklinde dizgi sayfalarda aşırı ve gereksiz bir harcamayı göstermektedir. Tek renkli kapağa sahip plastik spiral bir cilt düzgün bir görüntü sağlayacak ve inceleyecek çok sayıda insanın zarar vermesini engelleyecektir.
Uzunluk: Bir iş planı 50 sayfadan uzun olmamalıdır. İlk taslak bu uzunluğu geçecek olsa da düzenleme sonucunda bu uzunluğa ulaşmalıdır. Uzunluğun bu şekilde belirlenmesi girişimcinin fikirlerini daha keskinleştirmeye itecek ve fon sağlayıcıların ilgisinin dağılmasını önleyecektir. Detaylar ek bir ciltte yer alabilir. Girişimciler bu materyali fon sağlayıcıların ilk ilgisi elde edildikten sonra da verebilirler.
Kapak ve başlık sayfası: Kapak işletmenin ismini, adres ve telefon numaralarını ve planın yapıldığı tarihi içermelidir.Şaşırtıcı bir şekilde birçok iş planı fon sağlayıcılara irtibat telefonları yazılmadan verilmektedir. İlgili bir yatırımcı işletme ile kolay bir şekilde temas kurmak ve daha geniş bilgi sağlamak isteyebilir. Kapaktan sonra iyi bir şekilde dizayn edilmiş bir başlık sayfası gelmelidir. Bu sayfada kapaktaki bilgiler tekrar edildikten sonra üst ve alt köşelere kaç kopya olarak ve kopya numarası belirtilmelidir.

PAZARLAMA PLANI
Pazarlama planında girişimci yatırımcılara böyle bir pazar olduğunu satış tahminlerinin başarabileceğini ve rekabette başarılı olunacağı kanıtlanmalıdır. Pazarlama planı, kurulacak işletmenin dikkatini müşterilere yoğunlaştırmasını işaret eder ve planın bu bölümünün amacı başarı stratejisini ortaya koymaktır.

GİRİŞİM FİNANSMANI 
İşletme Gelişim Aşamaları
Başlangıç Aşaması
Girişimci için en zor aşamanın başlangıç aşaması olduğu söylenebilir. Bu zorluk başlangıç aşamasından yeni kurulan işletme için pazarın oldukça küçük olması ve buna karşılık üretim ve başlangıç harcamalarının yüksek olmasından kaynaklanır. Birinci aşama olarak da adlandırabileceğimiz bu aşamada girişimci kira, makina ekipman srok ücret reklam lisans  ve kuruluş gibi harcamaları yapmak durumundadır. Bu aşama girişimcinin en çok heyecan duyduğu ağır adımlarla yürümek durumunda




































LİDERLİK VE MOTİVASYON FİNAL SORULARI

Soru:1 İş yaşamı içinde stres yükü fazla olan çalışanların gösterdiği davranışsal özellikler nelerdir?
Telaşlanma,
Mutlu olma davranışı sergileyememe,
Kararlara katılmama,
Sabırsızlanma,
Alıngan olma,
Sürekli eleştirme,
Yapıcı öneriler sunmada zorlanma,
İnisiyatif kullanmada zorlanma,
Uzun süreli çalışamama,
Empati becerisi sergileyememe,
Unutkanlık,
Uykusuzluk
Uyuma isteği
İştahsızlık
Yemek yemede artış
Sigara kullanma
Alkol kullanma
İçe kapanma
Konuşma güçlükleri
Sakarlık
Gevşemede güçlükler

Soru:2 Liderlikte stresi incelemenin önemi nedir? Açıklayınız

Yönetim sürecinde stres ve stresle baş etme önemli bir konudur. Çünkü stres, yönetim fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen bir faktör olması gibi çalışanlarında davranışlarını olumsuz etkilemektedir.

Günümüz yönetim anlayışlarında her ne kadar stres her zaman kötü değilse de yine de aşırı stres insanların duygusal yapısını olumsuz yönde etkileyen bir negatifliktir.

Liderler; grup, kurum ya da toplumda stres yaratan faktörleri görebilen ve onlar için gerekli önlemleri alarak bunları aşabilen yeterlilikte olan kimselerdir.

Liderler; birlikte çalışacağı kişileri seçerken ya da onlara görevler verirken stresli olup olmadıklarını önceden tahmin etmek zorundadırlar.

Liderler; olumlu yönetim tekniklerini kullanarak üyeler üzerinde oluşan stresi azaltarak hem belirlenen amaçların gerçekleşmesini hem de hedeflere kısa sürede ulaşılmasını sağlarlar.

Kısaca, liderlik becerileri, stresi azaltarak insanların daha verimli ve istekli çalışmalarını sağlar.

Sutherland ve Cooper’e göre “liderlik stili” de örgütte önemli bir stres kaynağı olarak ifade edilmektedir. Özellikle otoriter yönetim biçimi ile yaratılan iklim, gerilim, korku ve endişe doğurucu niteliktedir (Can, 1997, s.294). Buna göre bilimsel teknik yönü ağır basan yönetici, yönetim süreçlerinde interaktif usülleri kullanan bir yöneticiden daha stres verici olarak görülmektedir. Böylece sürekli baskı altında ceza verileceği  korkusu ve endişesi içerisinde iş yapan birey, doğal olarak stres yaşayacaktır (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002, s.21). Diğer taraftan üstü tarafından takdir edilmeyen, işyerinde aradığı ilişki tiplerini bulamayan çalışan için çalışma ortamı son derece sıkıcı ve çekilmez bir hale gelebilecektir.

Lider yöneticinin bir örgütte üç temel çalışma ihtiyacını dengeleyici bir rolü üstlenmesi gerekmektedir (Şekil 2). Bu bağlamda lider yönetici uygun bir örgütsel ortamın yaratılmasını sağlarsa bireysel ve örgütsel stres düzeyi düşecek, bu ise bireysel ve örgütsel motivasyonu olumlu bir şekilde etkileyerek performans (bireysel, grupsal ve örgütsel) artışını da beraberinde getirecektir (Dixon 1991).
Lider yönetici katılımcı yönetim kültürü çerçevesinde stres düzeyini azaltmak için örgüt içinde sağlıklı iletişimi gerçekleştirmeli ve bu çerçevede geri bildirime önem vermeli, koçluk faaliyetlerinde bulunmalı, empati kültürünü geliştirmeli ve gerektiğinde ekip oluşturulması için uzmanlardan görüş almalı ve gerekli eğitim süreçlerinin planlanması ve bu planların uygulanmasını sağlamalıdır
 Liderlik tarzı da strese neden olabilir. Bir işgören liderinden sosyal destek beklentisi içinde bulunabilir. Bununla birlikte, lider oldukça ters, ilgi göstermeyen ya da dostça yaklaşmayan biri olabilir. Böyle bir liderle çalışmak durumunda kalan birey strese girebilir. Son olarak çatışan kişilikler ve davranışlar da strese kaynaklık edebilir. Çatışma, iki ya da daha fazla bireyin kişilikleri, tutum ve davranışlar farklı olsa da, birlikte çalışmak zorunda kaldıklarnda ortaya çıkar (Moorhead, Griffin, 1992: 459). Örneğin, içe kapanık bir kişilik yapısına sahip biriyle sosyal bir kişilik yapısına sahip biri ya da konuşkan biriyle sessiz sedasız biri aynı ortamda çalıştıklarında çatışma ya da stres kaçınılmaz hale gelebilir
Stresin azaltılmasında liderlere düşen görevler; yeterince çekici bir ortam yaratmak, açık ve uyumlu rol beklentileri, çalışma sürecini yönetmek, örgütte değişme ve süreklilik arasında iyi bir denge kurmak, personelin gereksinimlerini karşılayarak onları değerlendirmek, esneklik göstermektir. Sürekli olarak ne  aşırı iş yükü ne de iş yükü azlığı olmamasına dikkat çekmek ve işte uygun bir şekilde değişiklik yaparak çalışma sürecini yönetmek, çalışanları sürekli destekleyerek teşvik etmek, mümkün olduğu ölçüde her personele kısa dönemli verimlilik kadar uzun dönemli sağlık, doyum, kendini ifade olanağı sağlayarak, işyerindeki yöntem ve ilerlemenin gerçekleştirilmesini için en üst düzeyde esneklik göstermek, bütün çalışanlara onların kararlarında etkili olacak anlamlı fırsatlar sağlamak, gereksiz strese katkıda bulunabilecek iş koşullarına ve örgüt içindeki stres düzeyine karşı dikkatli olmak, stres içindeki personel için stres yönetimi hizmetlerini desteklemek, bütün çalışanlar için özellikle işle ilgili stres ve sıkıntılara ilişkin daha fazla bilgi edinme fırsatını sağlamak gerek bireysel gerekse örgütsel düzeyde yapılacak çeşitli düzenlemeler, örgütsel stres kaynaklarının azaltılmasına yardımcı olacaktır. Böylece doyumlu ve verimli bir örgütsel ortam yaratılarak hem örgütlerin üretim sürecinin aksamadan işlemesi, hem de iş görenlerin ruh ve beden sağlıklarının korunması sağlanacaktır.
Soru:3 Lider Kimdir? Yönetici Kimdir? Tanımlayarak, Drucker’e göre aralarındaki farkları açıklayınız.
Lider; Başında bulunduğu grubun amaçlarını belirleyen ve grup üyelerini belirlenen bu amaçlar doğrultusunda etkileyen ya da yönlendiren kişidir.
Yönetici; Bir zaman dilimi içinde amaçlara ulaşmak için maddi ve beşeri üretim faktörlerini uyumlu bir şekilde bir araya getiren kişidir.
Yönetici, bulunduğu alanı idare eder. Lider ise sizi yeni bir alana taşır.
Yönetici, karmaşa ile uğraşır. Lider, belirsizlikle uğraşır.    
Yönetici, karar verir. Lider, hüküm verir.
Yönetici işi doğru yapar. Lider, doğru işi yapar.
Yöneticinin dikkat ettiği verimliliktir, Lider, etkin olmaya odaklanır.
Yönetici neler olduğunu görür ve duyar. Lider, hiçbir ses olmadığı zaman duyar, hiçbir ışık olmadığı zaman görür.
Yöneticiye görevi veren şirkettir. Lider, görevini izleyenlerinden alır.
Liderlik ve lider tanımı yapacak olursak; liderlik, sosyal hareketlerin kontrol edilmesi sürecinde, grupta bir kişinin ön plana çıkmasıdır (İbicioğlu vd.,2009:3). Bir başka tanıma göre, insanları belirlenmiş hedefler doğrultusunda yöneltmeye ikna etmektir (Çelik ve Sünbül, 2008:50). Eren (2008:431) liderliği, “bir grup insanı belli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirebilmek için onları harekete geçirme bilgi ve yetenekleri toplamıdır”  şeklinde tanımlamıştır. Diğer bir tanıma göre, liderin, kendini samimiyetle izleyenlere ulaştırabilme, farklı durumlarda davranışlara, farklı anlamlar yükleyebilme, izleyicilerini amaçlar doğrultusunda harekete geçirebilme yeteneğidir (Bakan, 2008:15). Lider ise, “örgüt üyelerinin faaliyetlerini örgüt amaçları doğrultusunda yönlendirerek, düzenleştiren kişidir” (Özkalp ve Kırel, 2001:185) şeklinde tanımlanabilir.
Çeşitli kaynaklar tarafından yapılmış tanımlara bakıldığında liderlik sürecinin temelini, bir kişinin, diğerlerini etkileyebilmesinin oluşturduğu görülmektedir. Liderlik konusu ile ilgili araştırmalar genel olarak, liderin başkalarını neden ve nasıl etkilediği; bu etkilemede hangi mekanizmaların rol oynadığı ve diğerlerini etkilemede liderlerin kullandığı güç kaynakları üzerine yapılmaktadır. Liderlik için, bireyin üst bir kademede görevli olması, resmi yetkilere sahip olması gibi özellikler gerekli değildir. Liderlik değişik kademelerde gerçekleşebilmektedir. Önemli olan grubu peşinden sürükleyebilmek, amaçlar belirlemek ve bu amaçlar doğrultusunda grubu yönlendirebilmektir (Şimşek, 2006:3).
Yöneticilikle liderlik ayrımı konusuna farklı yorumlar geliştirilmiştir. Bir yoruma göre, yöneticiliğin anlamı, yerine getirmek, sorumluluk taşımak (üstlenmek) ve yürütmektir. Liderlik ise, etkilemek, yönlendirme konusunda rehberlik, etkin faaliyet ve görünüştür. Buna göre, örgütsel yapıda yöneticiler sisteme, denetime, belirlilik şartlarında hareket etmeye ve kurallara önem verirler. Liderler ise, yaygın bir iletişim, fikir üretimi ve bunların eyleme dönüşmesiyle ilgilenirler. Bu ayrıma göre, mevcudu sürdürene yönetici, ama bir değişimi başarana, değişimi harekete geçirene lider denir (Çağlar, 2004).
Genel olarak yöneticilik, organizasyonun temel amacı olan hizmet ya da mal üretimi amacıyla gerekli kaynakların bir araya getirilmesini sağlamaktadır. Yönetici bu işlevleri hiyerarşik otoritesini kullanarak yerine getirir. Yani yöneticilik bir makamı elde bulundurmanın sağladığı bir hak ve yetki iken, liderlik kişinin kendinden doğan bazı güçleri kullanabilme yeteneğidir. Grubu etkileme süreci içinde yöneticiler güçlerini bulundukları mevkilerden alırken, liderler güçlerini kişisel yapılarından ve gördükleri desteklerden alırlar (Durmuş, 2001:7).
  Liderlik ve yöneticilik kavramları bir birine yakın görülmekle birlikte eşanlamlı sözcükler değildirler. Liderlik kavramı geleceğe yöneliktir. Liderler kurum içinde vizyon oluşturmak ve bu vizyonu kurum içinde benimsetmek sürecinden sorumludurlar. Lider kendi koyduğu hedeflere hizmet eder.        Yönetim kavramı ise durağandır; yalnız bugünle ilgilidir, sahip olunan vizyonu hayata geçirmekten sorumludur. Yönetici,  gücünü yasa-yönetmelik gibi biçimsel yapılardan alır. Lider, içinde bulunduğu koşullar ve kişisel özelliklerinden alır (Baltaş 2001, Marquis, Huston 1998, Yiğit 1996).
Liderlik, astlara ilham verme, grup hedeflerini oluşturma ve bunlara ulaşma ve grubun bağlılığını koruma gibi çok sayıda farklı işlevin bir araya gelmesidir.
 Liderlik, iletişim sürecinin yaşandığı bir ortamda, önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmak üzere yönlendirilmiş kişiler arası etkileşim sürecidir.
 Liderlik, şiddet kullanımı ya da tehdit olmaksızın, bir bireyin diğerlerinin davranışlarını etkilediği sosyal bir işlemdir.
 Liderlik, kendini çalıştığı işe büyük bir tutkuyla adamaktır. Üst düzey iletişim, insan ilişkileri ve karmaşık konuları basite indirgeme yeteneklerine sahip olmaktır. Etrafına pozitif enerji yayabilmektir (Kaya, 2002: 17).
 Liderlik insanları belirlenmiş hedefler yönünde çaba göstermeye ikna etme yeteneğidir (Davis, 1988: 141).
 Liderlik, bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme bilgi ve yeteneklerinin toplamıdır (Eren, 2003: 525).
 Liderlik, belirli şartlar altında, belirli kişisel ve grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere, bir kimsenin başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi süreci olarak tanımlanabilir (Koçel, 2003: 583).
 Lider mensup olduğu grubun amaçlarını belirleyen ve bu amaçların gerçekleşmesinde gruba en etkili biçimde yön verebilen kişidir (Dereli, 1976:
188).
 Liderlik, diğer insanların göremediğini görmek ya da hissedemediğini hissetmektir. Liderlik bir vizyon sahibi olmak ve bu vizyona erişmek için gereken değişimi yaratacak stratejiler geliştirmek demektir
(Kaya, 2002: 16).
 Liderlik; insanları değişim ve gelişim için ikna etme becerisidir
(Aytürk, 2007: 33).
Literatürde örgütsel amaç ve hedeflere ulaşmada belirleyici olan liderlik kavramı ile yöneticilik kavramı arasında farklılık bulunduğuna yönelik görüşler bulunmaktadır. Nitekim, Warren Benns ve Burt Nanus, yöneticilik-liderlik ayrımı konusunda farklı bir yorum getirmişlerdir. Bu kişilere göre, yöneticiliğin anlamı, yerine getirmek, sorumluluk taşımak ve yürütmektir. Liderlik ise, etkilemek, yönlendirme konusunda rehberlik etmek, etkin faaliyet ve görünüştür (Paksoy, 2002:167). Buna göre, örgütsel yapıda yöneticiler sisteme, denetime, belirlilik şartlarında hareket etmeye ve kurallara önem verir iken, liderler yaygın bir iletişim, fikir üretimi ve bu fikirleri eyleme dönüştürmeyle ilgilenirler. Bu ayrıma göre mevcudu koruyan yönetici, ama değişimi başaran, değişimi harekete geçiren liderdir (Kavrakoğlu, 2001:137). Yöneticilik daha çok biçimsel örgüt yapısı ile ilgili bir kavramı ifade etmektedir. Öte yandan, liderliğin oluşması için biçimsel organizasyonun varlığı ön koşul değildir. Bununla birlikte, yönetici ile lider arasındaki ortak özellik ise, her ikisinin de bulunduğu örgütlerdeki kişi ya da grupları belirli amaçlara ulaşmak için yönetme ve yönlendirme çabası içerisinde olmalarıdır. Günümüz ve geleceğin örgütlerinde daha fazla yoğunlukta liderliğe gereksinim duyulacaktır. Örgütlerin etkin bir liderliğe sahip olmadan, yalnızca mevcut sistemi korumak ya da riski en az düzeye indirerek örgütsel faaliyeti devam ettirmeyi amaçlayan “yönetim” anlayışı ile karşılaşılan değişim ortamında uzun süre varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle de “lider” ve “liderlik” olguları her zamankinden daha fazla ilgi görmekte ve bu konuda arayışlarda uzmanların konuyla ilgili literatürü artırmasına neden olmaktadır.
Yönetici bir kopyadır, lider ise orijinaldir.
 Yöneticilik bir yetki, liderlik bir yetenektir.
 Yönetici muhafaza eder; lider değiştirir, geliştirir.
 Yönetici sistem ve yapılara, lider insanlara odaklanır.
 Yönetici tek adamdır, lider ekip adamıdır.
 Yönetici taklitçi, lider yenilikçidir.
 Yönetici işlerin nasıl yapılacağına, lider sonuçlarına yoğunlaşır.
 Yönetici dar görüşlüdür, liderin geniş bir perspektifi vardır.
 Yönetici düzeni sürdürür, lider farklılık yaratır.
 Yönetici mevcut durumu kabul eder, lider sorgular
 Yönetici astlarını zorla çalıştırır, lider motive ederek çalıştırır.
 Yönetici emir verir, lider danışır, görüş ve fikir alır.
 Yönetici cezalandırır, lider ödüllendirir.
 Yönetici astlarını kontrol eder, lider yetkilendirir.
. Yönetimin babası (yönetim biliminin öncülerinden) olarak bilinen Drucker (2009: 49- 52)’ın ifadelerinden yola çıkarak yönetici, belirlediği bir hedef için çalışanları örgütleyen ve motive eden daha sonra bu hedeflerin gerçekleşmesine yönelik ölçümler ve değerlendirmeler yaparak sonuçlara göre kendisi dahil tüm çalışanların eğitim ve gelişimini sağlayan kişi olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle yöneticilik, beşeri ve maddi kaynakları ve zaman faktörünü etkili bir şekilde kullanarak sonuca ulaşmayı hedefleyen bir süreçtir (Şimşek, vd., 2011: 237). Bu süreçte yönetici makamın verdiği yetki ile kaynakları kullanır ve sonuca ulaşır. Diğer yandan değişen dünya dinamikleri yönetimde farklı bakış açılarını ve farklı yöntemlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Geleneksel yönetim anlayışının yerini modern yönetim anlayışının alması ile birlikte yöneticilerin özellikleri de önemli bir araştırma konusu olmuştur. Yapılan bu araştırma sonuçlarının ortak noktası, örgütlerin ihtiyacı olan değişimi ve farklılıkları yönetebilecek kapasiteye sahip, lider yöneticilerin gerekliliğidir
Liderlik; kişinin vizyonunu daha geniş bir görüşe yükseltmesi, performansını daha yüksek bir standarda çıkartması, kişiliğini normal kısıtlarının ötesinde büyütmesi demektir.(Drucker)
Drucker ve Bennis'in "yöneticilik işleri olduğu gibi yapmaktır, liderlik ise doğru olanı yapmaktır." Şeklindeki ifadeleri de kavramlar arasındaki ayrımı netleştirmektedir. Sonuç olarak bakıldığında günümüz liderlik anlayışının mevcut değişim ve gelişimine uygun olarak örgütsel sistemin değiştirilmesini ve bu anlamada riske girilmesini ifade ettiği; buna karşılık yöneticiliğin ise mevcut sistemin, riskin en aza indirgenerek sürdürülmesi anlamına geldiği görülmektedir.
Yöneticiler;
• Organizasyonun amaçlarını gerçekleştirmeye,
• Sahip olunan pozisyondan kaynaklanan otoriteye,
• Pozisyon izin verdiği sürece otoriteyi delege etmeye,
• Her zaman isletmeye karsı sorumlu olmaya önem verirler.
Liderler ise;
• Takipçilerinin hedeflerini gerçekleştirmeye,
• Takipçilerinin kendisine sağladığı otoriteye,
• Yasal emir-komuta zincirinin gerekliliklerine riayet etmemeye,
• Her zaman takipçilerine karşı sorumlu olmaya önem verirler.


Soru:4 Liderlikte kadın erkek farkı nedir? Açıklayınız.
Kadınlar ve erkeklerin davranış biçimleri ve işlevselliği açısından birbirlerinden ciddi anlamda farklı oldukları, kabul gören bir varsayımdır: Buna göre;
Kadınlar ilişki odaklı, başkalarının ihtiyaçlarına duyarlı, nazik ve anlayışlı
Erkekler ise bağımsız, hedef odaklı, rekabetçi, otonom ve akılcıdırlar
Liderlik Güdüsü
Motivasyon kaynakları, çocukluktaki toplumsallaşma ve koşullardan etkilenmektedir. Bu sebeple, çoğunlukla, kadınların kendine güven eksikliği liderlik için gerekli çabayı gösterme isteklerini azaltmaktadır.
Lider olarak görev yaptıklarında ise, Maslow’un hiyerarşisine göre, kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarının daha yüksek olduğu gözlenmektedir.
Erkeklerle kıyaslandıklarında, kadın yöneticiler; büyüme fırsatları, özerklik ve mücadeleye daha çok önem vermektedirler.
Zeka
Fiziksel olarak beyin büyüklüklerinde fark olmakla beraber, kadın ve erkeklerin ortalama IQ sonuçlarının eşit olduğu gözlemlenmiştir.
Liderlikte çok önemli bir yere sahip olan duygusal zeka konusunda kadınların daha önde olduğu saptanmıştır.



Kadın liderlik kavramı tarihin her döneminde çarpıcı örneklerle karşımıza çıkmaktadır. Fakat kadınların liderliği bu örneklere rağmen tartışılmış ve kadınların lider olup olamayacağı üzerine pek çok fikir ortaya atılmıştır. Batı geleneğinde Sokrates, “Örneğin yün eğirmek gibi kadınların daha çok şey bildiği alanlarda, lider olmak haklarıdır.” diyerek, bir konu hakkında bilgin ne kadar çoksa otoritenin de o kadar çok olacağını vurgulamıştır. Fakat Sokrates yün eğirme konusunda erkekleri yöneten bir kadının, bir savaş gemisinin komutanlığını yapmayı öğrenip öğrenemeyeceği konusunda bir yorumda bulunmamıştır (Adair, 2005: 280). Buna karşın tarih boyunca politik ve askeri alanlarda pek çok kadın lider karşımıza çıkmaktadır. Hatta birçok kabile ve krallıkta, ölen kralın bir oğlu yoksa en büyük kızın tahta geçmesi yasalar gereği olmuştur (Adair, 2005: 279). 93 Harbi sırasında henüz 20 yaşında bir gelin olan Nene Hatun’un savaş alanında gösterdiği azim ve hırslı mücadelesi yöre halkına örnek olmuş ve onları peşinden sürükleyip, tarihimizdeki bir hizmetkâr lider olarak askeri alanlarda da kadın liderlerin olduğunu göstermiştir. Tarihe adını altın harflerle yazdıran bir başka kadın lider ise, bilim alanında ilk Nobel ödülünü alarak kadınlara önderlik etmiş olan Marie Curie olmuştur. (Fındıkçı, 2012: 428-429). Bunların dışında, tarihte genellikle erkeklerin hakim olduğu alanlardan bir diğeri olan politikada ise pek çok kadın lider karşımıza çıkmaktadır. Sirimavo Bandaranaike, Indira Gandhi, Margaret Thatcher, Benazir Butto ve Tansu Çiller de ülkelerinin ve dünyanın ilk kadın başkanları olarak tarihe geçmiştir (Adair, 2005: 279; Çimen, 2012b: 272-273; Çimen, 2012a: 329-334; Çimen, 2012b: 329). Bu trend genelde erkeklerle bağdaştırılan alanlarda daha çok kadın liderin ortaya çıkışını sembolize etmektedir (Adair, 2005: 279). Bu bağlamda kadınların erkeklerin bulunduğu her alanda etkili bir şekilde yer alabildiği görülmüştür.
kadın liderler iş hatalarında erkeklerden daha çabuk yol alırlar. Tabi ki bir kadın olarak bu üstün özelliklere sahip olmanın çok ağır bedelleri de yok değil. Kadınların henüz yeni kabullenildiği iş dünyasında erkeklerin önünde bir yerlerde söz sahibi olmaları kolay hazmedilmemektedir. Sadece erkekler değil, kadın liderleri vasıfsız diğer kadın personeller de hazmedemezler işte bu yüzden kadın lider hayatının her döneminde hep mücadele etmek ve mevcut durumunu korumak için her iki cinsi sürekli kontrol altında tutmak zorundadırlar. Ama azmetmiş bir kadın mutlaka başarılı olur. Kadın olduğundan dolayı prensiplerini uygulamakta daha avantajlıdır, çünkü emrindeki ne kadınlarla ne de erkeklerle yüz göz olurlar.
Kadın iyi bir lider olmak istiyorsa mutlaka ve mutlaka her zaman gözünü dört açmalı. Kadının koruması gerektiği sadece mevkii değildir. Kadın liderlik vasıflarıyla birlikte kadınlık, annelik vasıflarını da taşıdığı için hep ağır başlı ve mağrur olmalıdır.



Ve bence lider olunmaz lider doğulur. Ve doğduktan sonra inansın kendini yetiştirmesiyle bu vasfı alır. Lider hep ileriyi görebilendir, öngörüsü kuvvetli olabilendir. Riskleri göze alırken kadrosunu iyi seçebilendir. Genellikle kadın liderlerin kadroları daha uzun vadeli olur. Ve kadın liderlerin kadroları her zaman daha başarılı olur sebebiyse işte anlattığım özveri ve mesafelerin her zaman korunmasıdır.
İşte sevgili arkadaşlar, liderlik vasıflarını kendinizde gördüğünüz anda kendinizi bilgi, beceri, ahlak ve sosyal hayatta varolamanın temel değerleriyle yetiştirmeye başlarsınız… Böylece sizi hayat boyu başta koşturacak kitlelere söz geçirecek bir kişi olarak görmek mümkün olur. Her başarının arkasında mutlaka bilimsel, toplumsal ve ailesel eğitim vardır. Bunlar olmadığı taktirde gene lider olunur ama iyi işlerin başında bir lider olmazsınız.
Kadın olmanın bize verdiği liderlik ve yöneticilik vasıflarını aynı anda yapabilme şansını mutlaka değerlendirmeliyiz. İşte belki de dünyada kadın olmanın en büyük avantajı bu iki vasfı aynı anda yapabilme yeteneğine sahip olmaktır.
Ve gene unutmayın ki: Kadın lider olabilmenin olmazsa olmazı ise çalışmanın dışında sabırlı ve hayat kalitesinin her zaman düzgün olması ve mutlaka ve mutlaka sınırların belirlenmesidir.
Zor ama zoru başarmak da imkansız değil bunu sakın unutmayın

Var olan kanıtlar, liderlik stili açısından kadın-erkek arasında kesin bir fark bulunmadığını ortaya koymaktadır. Yine de birtakım bireysel çalışmalar bu konuda bazı somut farklılıklar saptamıştır; ancak bu saptanan farklılıklar da aynı türden değildir (Vinnicombe, 1999; Heinmen, McGlauchin, Legeros ve Freeman (1975), kadın yöneticilerin, astlar arasındaki çatışmalarla başa çıkmada zorluk çektiğini savunmaktadır. Bunun da nedeni olarak, onların yüzleşmeden kaçınmasına neden olan sosyalleşme sürecini görmektedir. Morsink (1966), kadın yöneticilerin, Lider Davranışı Tanımlama Anketi verilerinden çıkan sonuçlara göre erkek yöneticilerle ve diğer kadın-erkek personelle kıyaslandığında; ikna edicilik, temsil, üretim odaklılık, grubu bir arada tutma ve üstlerini etkileme konularında daha yüksek değerlendiğini ortaya koymuştur (Bass,1981; Eagly ve Johnson ,1990; Eagly, Karau ve Makhijani, 1995; (Kabacoff, 1998; Gardiner ve Tiggemann,1999; Dökmen, 2004; Thus, Osborn ve Vicars,1976; Muldrow ve
Araştırma raporuna göre bayanlar daha katılımcı ve kapsayıcı bir liderlik stili kullanırken, erkekler ise liderlik ederken daha çok direkt ve kontrolcü stil kullanma eğilimine başvurmaktadırlar (
Kadınların Erkeklere oranla daha fazla duygusal bir yapıya sahip olmaları
Kadınların bir kriz anında soğuk kanlı olamamaları
Kadınların erkekler kadar yöneticiliği istememeleri
Kadınlar yaratılış gereği kişisel bakım ve zerafet konusunda çok zaman harcamaları iş yaşamına odaklanmalarını azaltır.





BİLİM FELSEFESİ VE METODOLOJİSİ FİNAL DE YAPILMASI GEREKENLER *****

1- Tez/makale/proje yazımı ile ilgili Word programında dizin, başlık fihrist, atıf oluşturma işlemleri ile ilgili çalışma yaptınız mı?


  • https://support.office.com/tr-tr/article/Dizin-olu%C5%9Fturma-ve-dizini-g%C3%BCncelle%C5%9Ftirme-cc502c71-a605-41fd-9a02-cda9d14bf073#__toc276464709
  • https://support.office.com/tr-tr/article/Kaynaklar%C4%B1-al%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1-ve-kaynak%C3%A7alar%C4%B1-ekleme-veya-de%C4%9Fi%C5%9Ftirme-159264ec-0a8a-4e9e-acf7-21faa9c371c2
2- Ulusal Tez Merkezinde tez araştırma çalışmaları yaptınız mı?
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi

3- Makale incelemesi yaptınız mı?
4- Sunum yaptınız mı? Sunum tarihi ve konu başlığını yazınız.
5- Dersle ilgili defter tuttunuz mu?
6- Sempozyum toplantısına katıldınız mı? Ya da katılım davetiniz kaydınız var mı?
7- Bilimsel bir makale nasıl yazılır ve yayımlanır kitabını ( ya da eşdeğer bir kitabı ) okudunuz mu? 
8- Üniversitenin İGÜ Tez/Proje yazım kılavuzunu gözden geçiriniz mi?
9- Tez/proje konunuz belirlendi mi? Tez ya da prjenizle ilgili faaliyetleri bilimsel bir üslupla 2 sayfalık raporunu hazırladınız mı?
10- Tez/ proje konunuzla ilgili yaptığınız faaliyet ve çalışmaları yazınız.
11- Üniversite kütüphanesinde araştırma çalışmaları yaptınız mı?
12- Tez ve proje çalışmalarında kullandığınız veritabanlarını belirtiniz (google akademik dışında)
13- Sizinle paylaştığımız 3. 4. ve 5. Haftanın konularından ( sizinle paylaşılan ppt slaytlarından) 10 ar adet soru hazırlayınız.
14- Turnitin intihal programının nasıl çalıştığı hakkında bilgi edindiniz mi?
bu siteden incelenebilir
http://sbe.ege.edu.tr/uploads/2014/09/SBE tunitin kullanma kılavuzu

26 Aralık 2016 Pazartesi

KARİYER YÖNETİMİ

Günümüzde küreselleşme süreci, iletişim ve bilgi teknolojisindeki değişme ve gelişmeler, uluslararası rekabet, insan haklarındaki gelişmeler yeni bir yönetim düşüncesini ve örgüt yapılandırmasını gerekli kılmıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile beraber çalışan işgücünün de niteliği değişmekte üretim işçiliğinden bilgi işçiliğine geçişler yaşanmaktadır. Küreselleşme ile birlikte daha yoğun bir rekabet ortamında faaliyet gösteren örgütlerin ayakta kalarak üstünlük elde edebilmeleri, pazardan daha fazla pay alabilmelerine, verimliliklerini arttırmaya, ürünlerinin ve iş yaşamınının kalitesini yükseltmeye bağımlı hale gelmiştir. Yaşanan bu değişimler insan kaynaklarının etkili kullanımını ve yönetimini ön plana çıkarmıştır.
Günümüz iş hayatında insan kaynaklarının ve onun bilgi ve deneyimlerinin, tüm organizasyonların başarısı için temel unsur olduğu, rekabet üstünlüğünün kaynağı olduğu yönetim biliminin bir gerçeğidir. ,İş hayatının etkinliğine katkıda bulunan insan kaynakları ve yönetimi  örgütler için yaşamsal öneme sahiptir. Küresel rekabetin neden olduğu çeşitli değişimlerin yaşandığı iş çevresinde örgütler için en değerli varlık olan insan kaynağının sadece işini yapması değil, aynı zamanda kendini sürekli olarak yenilemesi, geliştirmesi ve takım çalışmaları içinde yer alması gibi nitelikler önem kazanırken, çalışanlar için ise; mesleklerinde ilerlemek, daha fazla para kazanmak, sorumluluk üstlenmek, saygınlık erk ve prestij gibi faktörler daha önemli hale gelmektedir. Söz konusu yenilik ve değişimlerin gerçekleştirilebilmesi bir bakıma insanların sahip olduğu bilgi, yetenek, beceri ve güdülerinin geliştirilmesiyle organizasyon içindeki ilerleyişlerin planlamasıyla mümkün olabilecektir.
Günümüz modern örgütlerinin karşılaştıkları değişimlere uyum sağlamalarında stratejik bir rekabet silahı olarak görülen kariyer yönetimi, örgütlerin ihtiyaç duydukları nitelikli elemanları bulmada, yeni pozisyonları doldurmada, üretimin kalitesini yükseltmede, mevcut durumun korunmasını sağlamada özellikle çalışanların yeteneklerinin eskimesini önlemede, iş ve aile arasında daha iyi bir denge yaratmada ve çalışanların potansiyelini geliştirmede en etkili yöntemlerden biri olarak önemli işlevler üstlenmiştir. Örgütlerin temel kaynaklarından biri olan ve örgütlerin diğer kaynaklarının verimliliklerini de etkileyebilen insan kaynaklarından etkin bir şekilde faydalanabilmek için kariyer yönetimine yer verilmesi, çalışanların iş tatminin sağlanması ve mutlulukları açısından da oldukça büyük önem arz etmektedir. Ayrıca gerek eğitim düzeyinin yükselmesi gerek işgücünün niteliğinin değişmesi, bilgiye erişimin kolaylaşması nedeniyle insanların kariyer beklenti ve hedeflerinin yükselmesi bireysel ve örgütsel açıdan kariyer yönetimi organizasyonlarında geçerli ve üzerinde önemle durulan bir uygulama haline getirmiştir. Bu bakımdan örgütlerin kariyer yönetimine ilişkin startejiler geliştirip uygulamaya koymaları bir zorunluluk halini almaya başlamıştır.

KARİYER KAVRAMININ TANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Değişen iş hayatında hayat boyu eğitim ve öğrenmenin gündeme gelmesi ve rekabetin artması sonucunda bireyciliğin artış göstermesi ile insanların kaderlerine boyun eğmeyebilecekleri refah içinde bir yaşam fikrinin yayılması ile kariyer kavramının daha yaygın bir şekilde örgütlerde kullanılmasında önemli artışlar görülmüştür. Kariyer kelimesinin dilimizdeki anlamı bireyin bir meslekte aşması gereken zorlukları ve izlenmesi gereken yolları ifade etmede kullanılmaktadır. ,
Bir bireyin yaşamı boyunca edindiği işe ilişkin deneyim ve etkinliklerle ilgili olarak algıladığı tutum ve davranışlar dizisi bireylerin yaşam süreleri boyunca bireysel ve örgütsel amaçlarını yönlendirmede iş tecrübeleri ve faaliyetleri ilgili bir süreç olarak tanımlanmaktadır.  En yaygın anlamı olarak kariyer, seçilen bir iş hayatında ilerlemek ve bunun sonucunda daha fazla para kazanmak; daha fazla sorumluluk üstlenmek; daha fazla statü; güç ve saygınlık elde etmek olarak tanımlanabilmektedir.  Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisinden hareketle kariyer, fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sosyal doyum, toplum içinde aitlik ve saygı görme ihtiyacı ve son olarak bireylerin kendini geliştirmek istemelerinin neticesinde çalışanların gerekli bilgi, beceri ve yetenekle donatılarak işletmede ilerlemelerinin sağlanması olarak da ifade edilebilir.

KARİYER YÖNETİMİ
Kariyer yönetimi, özellikle yurt dışında ve son zamanlarda da Türkiye'deki işletmelerin duyarlı olmaları gereken bir olgu niteliğini kazanmıştır. Türkiye de siyasi iktidarlarca 1980 li yıllarda başlatılan "dışa açılma" "özelleştirme" "sözleşmeli personel" gibi uygulama ve yapısal düzenlemeler, bireylerin ve örgütlerin kariyer algılama ve beklentilerinde de önemli değişimlere neden olmuştur. Hem üst kademelere doğru terfi hem de yatay örgütlerde olduğu gibi kişisel gelişme ve büyümeyi öngören kariyer konusu ve yönetimine büyük önem verilmeye başlanmıştır.

Kariyer Yönetiminin Gelişimini Hızlandıran Faktörler
Yönetim kültürü veya işin yeniden örgütlenmesi
Yeni örgüt yapı ve stratejilerinin ortaya çıkması
Yeni teknolojilerin kullanımı ve işsizlik
Küreselleşme ve bilgi toplumu
Eğitimin giderek artan önemi ve bilgi işçilerine duyulan talep
Personel yönetiminden insan kaynakları yönetimine geçiş gibi faktörler de örgütlerde kariyer yönetimine olan eğilimi arttırmıştır.

Kariyer Yönetiminin Tanımı
Basit anlamda "Bireylerin iş hayatlarına ilişkin planlamalar yapmaları" diye tanımlanırken geniş çerçevesinde ise " iş gücünün ihtiyaçlarını tatmin etmek ve bireylerin kariyer hedeflerine ulaşmasını sağlamak için yöneticilere imkan sağlayan hedeflerin planlanması, stratejilerin düzenlenmesi ve uygulanması süreci olarak tanımlanmaktadır.
Kariyer yönetimi, hem örgütün ihtiyaçlarını hem de bireylerin istek ve kapasitelerini karşılayacak şekilde kariyerin planlanması ve yönetilmesini olanaklı kılan örgüt süreçlerinin planlanması ve uygulamaya konulmasıdır. Kariyer yönetimi bireylerin hem kendisi hem çevreleriyle ilgili farkındalığını arttırarak kariyer amaçları belirlemesi ve kariyer yolunda ilerlemesini ele alan bir süreçtir. Bir kariyer hedef seçimi, bu hedefe ulaşmak amacıyla yapılan faaliyetler ve bu çerçevede stratejilerin geliştirilerek sonuçların izlenmesi süreci kariyer yönetimidir.

Kariyer Yönetiminin Amacı ve Kapsamı
Kariyer yönetiminde genel amaç, örgütün etkinlik ve verimliliğinin arttırılması yanında bireylerin örgüt içinde gelişim ve ilerlemelerini sağlayarak gelecekte ihtiyaç duyacağı vasıflı eleman gücünü şimdiden şekillendirmeyi sağlamak olarak ifade edilmektedir. Doğru zamanda doğru yerde, doğru insanların dinamik bir ortamda doğru hedeflere doğru motivasyonunu kaybetmeden koşması şimdiki ve gelecekteki görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmesi, kendilerini sürekli geliştirmeleri ve bu çalışanların muhafaza edilmesi için planlı bir kariyer yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece çalışanlar gereksinim duydukları cesareti bularak geleceklerine daha umutla bakabilecek, gösterdikleri gayreti arttırarak performanslarını yükseltebileceklerdir. Diğer taraftan kariyer yönetimi, çalışanların yetenek eskimesini uğramalarını önlemede durgunluk dönemine giren çalışanları yeniden canlandırmada, iş ve aile arasında daha iyi bir denge yaratmada ve insan potansiyelini geliştirmede, örgütler için yeni bir yol olarak görülmektedir.

Kariyer Yönetiminin örgütlere olan faydası ise şu şekildedir;
- Etkili kariyer yönetimi, profesyonel teknik ve yönetimsel yetenek arzını elde etmeye yardım edecek ve bireylere daha iyi iş imkanı daha iyi ücret ve statü sağlayacaktır.
- Bir taraftan yöneticilere yönetilenler arasındaki sosyal mesafeyi azaltarak işgücü ile yönetim arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağlarken  diğer taraftan, örgüt içinde sürekli iletişim ağının kurulmasına yardım edecektir.
- Gelecekteki insan kaynakları ihtiyacını daha iyi belirlemeye yarayacak, mikro ve bireysel düzeydeki değişmeyi daha iyi anlayabilmek için örgütsel değişmeyi kolaylaştırıcı rol oynayacak ve çalışanların gerçekçi olmayan ve saklı beklentilerini açığa çıkaracak bir etkiye sahiptir.
- Çalışanların bulundukları konumun farkında olmasını sağlayarak gelecekte kendilerini neyin beklediğini bilmeleri ve bu ilerleme seyrine göre uygun hazırlıkların yapılabilmesi sağlanacaktır.

Kariyer Yönetim Alanı
1- istihdam
2-yerleştirme
3-Eğitim ve geliştirme
4-işten çıkarma


  • Kariyer yönetim faaliyetleri insan kaynakları yönetimindeki diğer faaliyetlerle iş birliği içinde olmalıdır.
  • Kariyer yönetimi, iyi planlanmış olmalıdır.
  • Üst yönetim, kariyer yönetimini desteklemelidir.
  • Kariyer yönetimi programlarında bireysel ve örgütsel amaçlar bütünleştirilmelidir.,
Kariyer Yönetim Modelleri
Akademik model
Klüp modeli
Futbol takımı modeli
Kale modeli

Kariyer Yönetim Sistemleri

Dikey sistem: Bu sistem işletmelerde belirli bir fonksiyonel alanda en alt basamaktan başlayıp ilgili fonksiyondan sorumlu en üst kademe yöneticiliğine kadar giden basamaklar zincirinden oluşur
Gövde- Dallar Sistemi:
Planlı rotasyon sistemi
Elmas modeli




































25 Aralık 2016 Pazar

BİLİM FELSEFESİ VE METODOLOJİSİ *****

Bilim Felsefesine Giriş Genel Tanımlar
Kelime anlamı ‘bilgelik sevgisi’ olan felsefe, fen bilimlerinden farklı olarak somut fizikî varlıklar yerine var oluş, metafizik, bilgi, etik değerler, doğruluk, estetik, güzellik, mükemmellik, mantık gibi karşılığı zihinlerde olan soyut kavramlarla uğraşır.  Gerçekliğe ulaşmayı amaçlayan bir bilim dalıdır.
Felsefe, metot olarak gözlem yerine muhakeme ve mantık kullanır. 

Yani felsefe, bilgiye ulaşmada Google arama motoru gibi, gerçekliğe ulaşmak amacıyla tüm insanlığın elbirliği içinde inşa ettikleri gerçekliği arama makinesini mükemmelleştirme ve
 gerçekliğe giden yolu açma ve asfaltlama bilimi ve sanatıdır. 

Felsefî metot akla uygun, gözlemlerle uyumlu, kendi içinde tutarlı, ayakları yere basan ve mantıklılık testinden geçen sağlam argümanlara dayalıdır. 

Kısacası felsefe, 
metodolojidir; 
hakikate giden 
kısa, 
erişilebilir ve 
güvenli 
bir yol açma sanatıdır. 

FELSEFENİN AMACI
Felsefenin amacı varlıkların özdeğerlerini ve anlamlarını keşfetmek, ve varlıkların oluşumları ve birbirleriyle olan ilişki ve etkileşimleri ile ilgili incelikleri ortaya çıkarmaktır. 
Felsefe perde arkasında olaylara hükmeden ve varlıkları karakterize eden temel kavram ve prensiplerle ilgilidir, ve her bilim dalının kendisiyle ilgili temel kavram ve prensiplerini araştıran bir felsefesi vardır. 
Örneğin ‘Bilim Felsefesi,’ bilimlerin temelleri, sonuçları, ve metodolojisiyle ilgilidir.

Bilimsel araştırmalar hangi özellikleri taşır/taşımalıdır
Bilimsel araştırmalar deneylere, gözlemlere, ve akıl yürütmelere dayanır. 
Bu çalışmalar işlenmemiş bilgileri içeren ham verilerin toplanmasını, bilgilerin analiz edilip sınıflandırılmasını, mantıksal tutarlılık açısından kontrol edilmesini, ve genellemeyi içerir – aynen ekonomideki arz-ve-talep kanunu genellemesi gibi. 

Fizik ve kimya gibi cansız maddelerle alakalı bilim dalları için deneysel çalışmalar, bilimsel araştırmaların önemli bir kısmını teşkil etmektedir. 

İnsan ve insan topluluklarının davranışları ile alakalı bilim dalları ise gözlemsel olarak karakterize edilir, ve genellikle gözlem ve akıl yürütme yoluyla ilerler.

Sosyal Bilimleri  Doğa Bilimlerinden ne kadar  farklı?
Sosyal bilimler çoğunlukla gözlemlere, deneylere, ve toplanan verilerin istatistik analizine dayanır

Sosyal bilimlerin sahası karakter olarak doğa bilimlerinden farklıdır, ve dolayısıyla sosyal bilimler doğa bilimlerinde kullanılan kriterlerle değerlendirilmemelidir

Pozitif doğa bilimleri gibi, sosyal bilimler de araştırmalar esnasında metodik, mantıken tutarlı, ve uyumlu bir yaklaşım kullanmalı, ve diğer araştırmacıların eleştirel incelemelerine açık olmalıdır. 

Sosyal bilimler, sonunda mümkün olan en objektif metodu kullanarak sosyal fenomenleri ve onları üreten sosyal dinamikleri belirlemeyi ve anlamayı hedefler. 

BİLİM DALI OLARAK FELSEFE
Bilgelik sevgisi’ anlamına gelen ve ‘derinlemesine anlama’ ve ‘içsel aydınlanma’ anlamlarını çağrıştıran felsefe, mantıksal muhakeme yoluyla varlık hakkındaki gerçekleri araştırmayla ilgili bir bilim dalıdır. 

Böyle olunca, felsefe, araştırma metodu olarak temelde rasyonalizme ve dolayısıyla empirisizm yerine akıl yürütmeye dayanır. 
Felsefenin ilgilendiği konular deneysel çalışmalara pek uygun olmadığı için bu zaten beklenen bir şeydir.

GERÇEKLİĞİN TEORİSİ
Gözlemlerle uyumlu olan teoriler fikir alemlerinde güç kazanır. Felsefe, fen bilimlerinden farklı olarak laboratuvar deneyleri yerine rasyonel bir zeminde kritik (eleştirel) düşünceyi esas alır.

Gözlemlere dayalı laboratuvar testinden geçemeyen bilimsel teoriler ‘gerçek dışı’ damgasını yiyip rafa kaldırılır. 


Ölçüm aletleri yerine akla uygunluk, gözlemlerle uyumluluk, mantıki tutarlılık ve bilinen gerçeklikle bağdaşıklık gibi kriterleri kullanır. 
Mantıken tutarlı olma zorunluluğu, safsataları belirlemek ve onları ayıklamak için etkin bir mekanizma olarak işlev görür. 
Bu yaklaşım, fizik gibi fen bilimlerinde bile potansiyel çelişkileri ortaya çıkarmak için ‘düşünce deneyleri’ olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. 


İlim ve Bilim
Biyolojik göz, bildiğimiz ışık vasıtasıyla varlıkların görünen yani dış yüzünü görür. 
Görmenin diğer bir şekli ise göz yerine akıl ile görmektir. Bu da maddi ışıkla ilgisi olmayan ilim ışığı ile olur. 
Fizik âlemindeki ışık varlıkların dış yüzünü ve fiziksel özelliklerini, ilim ışığı ise varlıkların iç yüzünü ve anlamını gösterir.  

İlim ve bilim kelimeleri, aynı genel anlamda kullanılmalarına rağmen farklı çağrışımlar yapmaktadır. 
İlim, varlıklara nüfuz eden zaman ve mekân üstü yaygın bir ışığı hayale getirirken, 
bilim ve bilgi kelimeleri, bilme merkezi olan akılda yansıyan parıltıları çağrıştırır. İlim, içten gelen bir anlayışımızın olduğu ancak tanımlamakta zorlandığımız şeylerden biridir. 
Çünkü ilim, ancak madde-dışı akıl gözü tarafından görünebilen madde-dışı bir ışıktır. 

Bilimsel Çalışma Nedir?
Evren hakkında sürekli olarak sistematik bir tarzda bilgi edinme ve biriken bilgi kitlesini başkalarının deney veya muhakemeyle teyit veya tekzibine açık genel prensiplere indirgeme faaliyetidir.


Bilim  ilmin insanların araştırmalarıyla fark edilip ifade ettiği ve insan zihninde doğru veya yanlış olarak yansıyan kısmıdır ve miktarı zaman ve zemine bağlı olarak değişir. 
Bilimin kişideki yansıması   bilgi veya malumat 
Pratikte ilim kelimesi ile kastedilen şey genellikle ilmin keşfedilen kısmı yani bilimdir. 
O yüzden ilim ve bilim kelimeleri genellikle aynı anlamda kullanılmaktadır. 
Örneğin “ilmî” kelimesinin yerini “bilimsel” almıştır. 

Fenlerin dikkatli araştırmalar sonunda keşfettiği gibi, evrende her şey ilim ile yapılmıştır ve dolayısıyla ilim insanlardan önce de vardı. 
Türkçe’de ‘bilim’ kelimesi ile genellikle dar anlamda ‘fen bilimleri’ kastedilir. 
Taşlar yerine oturmadığı için bilimsellik tartışmaları çoğu kez anlaşmazlıkla sonuçlanır. 
Bu tür tartışmalara son vermek için ‘bilim’ ve ‘fen’ (veya ‘fen bilimi’) kavramlarının evrensel dil baz alınarak doğru bir şekilde konumlandırılmasına ihtiyaç vardır.  
Her fen bilimi aynı zamanda bilimdir ve ondan bilim olarak bahsedilebilir, ama her bilim fen bilimi değildir. 

Fen bilimleri doğaları itibarıyla evrenseldir ve hepimiz aynı evreni paylaştığımız için tüm insanların ortak malıdır. ‘Fen bilimi’ (science) terimi bugünkü modern anlamını 19uncu yüzyılda deneye dayalı bilimsel metodun gelişimiyle kazanmıştır.

Bilimler felsefeden çıkmıştır, ve fiziksel evren hakkındaki araştırmalar ve evrenin nasıl çalıştığını anlama çalışmaları ‘doğa bilimleri’nin konusu olmuştur. 
Pozitif veya müsbet bilimler olarak da bilinen fen bilimleri, canlı ve cansız âlemlerde gözlenen fenomenlerle ilgilenen bilim dallarıdır. 

Felsefenin bazı ana kolları mantık (tartışmalar sırasında zihinsel iç hislere uyumlulukla ve sağlıklı akıl yürütme ile alakalıdır), 
metafizik (görülen evrenin ötesindeki realitenin mahiyetini, beden-ruh ilişkisini, ve varlığın ne olduğu konularını inceler), 
epistemoloji (bilgi ile alakalıdır), 
etik (veya moral felsefe; etik doğruları, ve neyin ne için doğru olduğunu inceler), 
estetik (güzellik, sanat, haz, ve algılamayı inceler), ve 
semantik (dillerle ve dillerin realite ile nasıl ilişkili olduğunu inceler). 
Bu kolların bir çok alt kolları vardır. Örneğin dinle alakalı sorularla ilgilenen ‘Din felsefesi’ metafiziğin bir alt koludur.

FEN BİLİMLERİ

İngilizce ve Fransızca’da ‘science’ olarak ifade edilen ‘fen bilimleri’, evrensel anlamda, bilimin gözlemlere dayalı olan kısmıdır. 
Yani fen bilimi (veya kısaca fen; çoğulu fünun), bilimin gözlemlerle ilişkili olan bir alt sınıfıdır. O yüzden kaynağı gözlem olmayan bir bilgi fen bilgisi değildir, ama yine bilgidir – dil, edebiyat, felsefe, hukuk, din ve tarih gibi. 
Çoğu bilim dalları gibi, fen bilimlerinin de kökleri felsefe ve dine uzanır

GÖZLEMLERE DAYALI BİLİM
Pozitif veya müspet bilimler olarak da bilinen ve görünen evrenin nasıl çalıştığını anlamaya çalışan fen bilimleri, canlı ve cansız alemlerde gözlenen fenomenlerle ilgilenen bilim dallarından ibarettir. 
‘Fen bilimi’ (science) terimi bugünkü modern anlamını, 19 uncu yüzyılda deneye dayalı bilimsel metodun gelişimiyle kazanmıştır. 
Bu evrensel tanıma göre matematik bir bilim dalı olmasına rağmen fen bilimi değildir. 
Aynı şey hukuk ve felsefe için de söylenebilir. Bir bilim dalının ‘fen bilimi’ kapsamına girmesi için temel kriter, bir şekilde gözlemlere ve mümkün olduğunca deneylere dayalı olmasıdır

Bilimsel metot şu unsurları kapsar: 
(1) Deney ve gözlem yoluysa veri ve delil toplamak, 
(2) veri ve delilleri indirgeyerek bir hipotez formüle etmek,
 (3) hipotezi test etmek, 
(4) muhakeme ile tüm tutarsızlıkları gidermek ve 
(5) ilave deney ve muhakeme ile hipotezi doğrulamak.

Bilimsel metodu kullanarak elde edilen bilgi birikimine  kısaca ‘bilim’ denir. 


Sistematik olarak çalışılan sahalara da fen bilimi denmesi yaygındır. Fen bilimlerinin amacı doğal fenomeni daha iyi anlamak ve izah etmek için bilgi edinmektir. Bu da varlıklara özelliklerini veren iç mekanizmalarının inceliklerini açığa çıkararak ve dolayısıyla perde arkasında doğal fenomeni idare eden görünmez makinaları dışa vurarak yapılır.

BİLİMLER ARASINDAKİ FARKLAR
Fen bilimleri, doğa fenomenlerini araştıran ‘doğa bilimleri’ (natural sciences; eskiden ‘doğal felsefe’) ile insan davranışları ve toplumları araştıran ‘sosyal bilimler’ (social sciences; eskiden ‘moral felsefe’) olarak iki geniş kategoriye ayrılabilir. 
Doğa bilimleri de fizik bilimleri (fizik, kimya, astronomi, vs), yer bilimleri (fiziki coğrafya, jeoloji, hidroloji, meteoroloji, vs) ve hayat bilimleri (biyoloji, zooloji, botanik, genetik, tıp, vs)’nden ibarettir. 
Sosyal bilimler psikoloji, sosyoloji, antrepoloji ve ekonomiyi kapsar. Sosyal bilimler ve biyoloji gibi ağırlıklı olarak istatistiğe dayalı bilim dallarına ‘yumuşak bilimler’ denir. 

Evren hakkında sürekli olarak sistematik bir tarzda bilgi edinme ve biriken bilgi kitlesini başkalarının deney veya muhakemeyle teyit veya tekzibine açık genel prensiplere indirgeme faaliyetidir.

FEN BİLİMLERİ VE BİLİMSEL METOT
Bilimsel metot gözlemlere ve dikkatli muhakemelere dayanır. Fen bilimleri duyularla algılanan şeyi akıl ve mantık zemininde analiz eder.
 Algı alanını aşan tümevarımlar fen bilimlerinin kapsamı dışındadır. Canlı organizmaların değişik şartlar altında davranışlarını sistematik olarak incelemek fen bilimidir, 
Örneğin dünyada hayatın nasıl başladığı hakkında kurulan teori fen değildir. 
Mevcut bilgilerle
bağdaşıklık, 
gözlemlere uyumluluk, 
akla uygunluk, ve
 mantıksal tutarlılık 
ortaya atılan tezlerin değerlendirilmesinde önemli ölçütlerdir. 
Mantıken tutarlı olma zorunluluğu, safsataları belirlemek ve onları ayıklamak için etkin bir mekanizma olarak görev yapar. 
Bu, fizik gibi doğa bilimlerinde bile, ‘düşünce deneyleri’ ile yaygın olarak yapılmaktadır. Düşünce deneylerinin kullanımı için motivasyon açıktır: 
Albert Einstein fizikte gayet iyi tasarlanmış düşünce deneyleri konusunda ünlüdür

SOSYAL BİLİMLERİN DİĞER BİLİMLERDEN FARKI NEDİR?
Fizikî beden dışında insan olma ile alakalı ve dünyayı anlama ve ondan bir anlam çıkarmaya yönelik akademik dallar beşeri bilimlerin sahası olarak bilinir. 
Sosyal bilimler, doğa bilimleri ve beşeri bilimler ile güzel sanatlar dışındaki sahaları kapsar, ve doğa bilimleriyle beşeri bilimler arasında bir yerde konuşlanır. 
Sosyal bilimler psikoloji, sosyoloji, felsefe, siyasal bilimler, tarih, insan coğrafyası, antropoloji, arkeoloji, ekonomi, uluslararası ilişkiler, hukuk, ve kamu yönetimini kapsar. 
Bunlardan antropoloji, tarih, ve hukuk, beşeri bilimler sınırında yer alır, ve bazen de araştırma metodolojisine göre öyle kategorize edilir. Hem sosyal bilimler hem de beşeri bilimler faydalılığı bazen açıkça görülebilen bazen de görülmeyen bilgi üretmek ve onu yaymak için vardırlar ve her iki bilim sahası da bilgi-tabanlı topluma geçişe katkı yaparlar.

Beşeri bilimler insanın bir insan olarak kendini tanımasına yardımcı olur ve olayların oluş sebeplerini anlama yerine olayları yorumlama becerileri kazandırmayı hedefler. 
Beşeri bilimler eğitimi, kültürlü ve sanat anlayışı olan ve bizi çevreleyen dünyadan anlam çıkarmaya ve somut yorumlar yapmaya meyli olan dört başı mamur fertler halini almayı amaçlar.
O yüzden beşeri bilimler aynı zamanda “kültürel bilimler” olarak da adlandırılır. 
Beşeri bilim ve sanat eğitimi insanların geniş bir perspektif, çok yönlü bir karakter, kendine has bir kişilik kazanmasına yardımcı olur, ve kişisel gelişime ve ‘insan gibi insan’ olmaya ciddi katkı yapar. 


Sosyal bilimler bilimsel metodu uygulanabilirliği ölçüsünde kullanmaya gayret ederler, 
Ancak, beşeri bilimlerin böyle bir derdi yoktur. 
Edebiyat (hikâye, şiir, tiyatro, vb) ve dil öğrenme genellikle beşeri bilimlerin parçası olarak kategorize edilir. 
Fakat dil bilimleri (linguistics) dillerle ilgili çalışmalarında bilimsel bir yaklaşım kullandığı için genellikle sosyal bilim olarak gruplanır.
 Felsefe ve din bilimleri sosyal olgulara  bir izah getirmeye çalıştıkları sürece sosyal bilim olarak kategorize edilirler. 
Ancak, konu anlamak ve takdir  etmek olduğu zaman beşeri bilim olarak sınıflandırılırlar.


Doğa bilimleri, Beşeri bilimler ve Sosyal bilimlerin kesiştiği alanlar
Doğa bilimleri deneysel olarak doğrulanabilir sonuç üretirler, ve yeni teknolojiyi yeni ürünlere dönüştürmeye istekli firmalarca  yoğun talep gören   bilgileri sunacak bir konumdadırlar. 
Yüksek öğrenim kurumlarında beşeri bilimler faydalılık ve pazarlanabilir becerilere artan oranda yapılan vurgu yüzünden ikinci sınıf muamelesi görmektedirler. 
Çalışmaları meşrulaştırmak ve faydalılıklarını ispatlamak için sosyal bilimler dünyanın insani yüzünü araştırırken deneysel çalışmalara ve matematik modellemelere başvurarak doğa bilimlerini taklit etmeye  çalışır.








BİLİMSEL FELSEFESİ VE METODOLOJİSİ *****

BİLİMSEL MAKALE NASIL YAZILIR?
Bilimsel araştırmada çözülmeye çalışılan problemin çok dikkatli ve ayrıntılı olarak belirlenmesi çalışmanın ilk adımı ve en önemli aşamasıdır. Bu aşamada elde edilecek olumlu ve olumsuz bilgi ve puanlar araştırmanın ileri aşamalarında önemli etkilere yol açar. [1]
Araştırma sürecinde, problemlere bulunan çözümlerin güvenilir olması için veriler planlı ve düzenli olarak toplanır. Toplanan veriler analiz edilerek değerlendirmesi yapılır. Son olarak konu ile ilgili raporlar hazırlanır.
       A. Bilimsel araştırmada hedef belli problem yada  problemler çözülmeye çalışılır.  Belli safhaları kapsar.  Tarafsız, sistemli çalışmalar sürecidir.    
    B. Bilimsel araştırmada, doğruluğu test edilmiş, daha önceki bilgilerden hareket edilir. Sistemli ve organize, çalışmalarla  literatürde bulunmayan yeni bir bilgiye ulaşmaya çalışılır    
    C. Bilimsel araştırma   yenilenmeye ve sorgulanmaya  açıktır. Belirlenen değişkenler ölçülebilir, gözlenebilir olacaktır. Başka   yöntemlerle analiz edilip araştırma tekrarlanabilir.    
    D. Bilimsel araştırmanın dayanakları bilimsel ortak kabul görmüş kriterlerdir. Kişisel kanılar ve duygusal yaklaşımlardan uzak durulur.
  • Literatür taraması
  • Araştırma problemin belirlenmesi
  • Kaynakların okunması ve özetlenmesi
  • Araştırma analiz yöntemlerinin belirlenmesi
  • Veri toplanması ve analiz
  • Bulguların yorumlanması
  • Araştırma sürecinin ve bulguların rapor edilmesi
KONU SEÇİMİ ve SINIRLAR
Neyi araştıracağız? Önce konu belirlenir. Bunun için de  olabildiğince fazla kaynağa müracaat edilir.   Araştırmayı yapan kişi öncelikle düşündüğü konu hakkında yazılmış çok sayıda kaynağı bulup  okur.  Bu amaçla çeşitli kaynakları toplar, bunlarda daha çok diğer bilim adamlarının yazdığı makaleleri bulur. Mesleki dergilerde yayınlanan makalelerden, yeni basılmış kitaplardan ve okunan kaynakların sonundaki alıntı kısmında bulunan yazılardan da yararlanır.

Araştırılacak konu üzerinde daha önceden yapılan çalışmaları gözden geçirmek esastır. Hangi yönleriyle ilgilenilmiş olduğu, hangi   aşamaya kadar geliştirildiği, sorunun çözümü için hangi yönde ve ne gibi yeni çalışmalara ihtiyaç duyulduğu  ortaya çıkarılır. Konu seçiminde uyulması gereken hususlar var mıdır?
- İlgi. Araştırmanın uzun zaman alması ve çok okumayı gerektirmesi araştırmacının konuya bağlılığını azaltabilir. Bu sebeple sevilen bir konu seçilmelidir. 
Orijinallik. Araştırma bilinenleri tekrarı değil  bilinmeyenleri açıklayıcı, bilinenleri ise geliştirici nitelikte olacaktır.

Önem. Genellikle sentez yapan tartışmalı bir görüşü çözüme bağlayan, bilgilerimizi geliştiren kişi veya toplum seviyesini yükseltmeye yönelik araştırmalar "önemli" sayılır[1].
 -Bilimsel Yeterlilik. Araştırmacının kendi bilgi düzeyi seçtiği konuyu araştırabilecek nitelikte olacak;  konuyla ilgili kaynaklara kolayca ulaşabilecektir[2].    
-Birincil ve İkincil Kaynaklar.  gözlem, anket, mülakat, yayınlanmamış belgeler vs. gibi doğrudan doğruya araştırmacı tarafından elde edilenler birincil kaynaklardır. Bazı çalışmacılar bu kaynaklardan yararlanırken bazılara da kütüphane çalışmasını tercih ederler. Bunlar kaynak olarak başkası tarafından konu ile ilgili söylenmiş ve yayınlanmış düşünce görüş ve incelemelere dayanır.

Kaynak Yeterliliği. Araştırmanın devamı, güvenilir ve yeteri sayıda kaynak bulunabilmesine bağlıdır. Bir görüşü kanıtlamak üzere yapılan çalışmalar hemen hemen tümüyle kütüphane kaynaklarına dayanır. Deney anket mülakat ve araştırma gibi yöntemlerle kaynakların doğrudan derlenmesi de kütüphane kaynaklarına olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz. Araştırılacak konuda yeterli sayıda ve düzeyde kaynak bulunamaması araştırmanın ilerlemesini zorlaştırır. konuyla ilgili olanları seçmek güç ve zaman alıcı olabilir. Bu sorun İnternet üzerinden yapılan araştırmalarda sık yaşanır.Bu durumda anahtar kelimeleri olabildiğince azaltıp konuya en uygun düşenlerle aramanın sürdürülmesine çalışılmalıdır. aynı zamanda diğer araştırmacıların kullandığı anahtar kelimeler de incelenebilir.
Zaman Seçilen konu bilimsel çalışmanın işleneceği zaman çalışmayı yapacak kişinin ayırabileceği süre açısından uygun olmalıdır[3]. Araştırmanın belli bir süre içinde tamamlanması zorunluluğu seçilecek konunun ve onun incelenecek yönünün belirlenmesinde de etkili olur[4].

1.2.Konuyu Sınırlandırma 1.2.1.Konunun Uzun ya da kısa Olması Konu ne kadar daraltılırsa onu o ölçüde derinlemesine inceleme olanağı elde edilmiş olur. Ancak konunun içinden çıkılamayacak kadar uzun, araştırmayı anlamsız kılacak kadar da dar tutulmaması gerekir[5]. 1.2.2.Konuyu Sınırlamada İlk Okuma Konuyu sınırlandırmada ilk okumadan elde edilen bilgiler araştırmacıya yardım eder ve yapılan gözlemler geçirilen düşünme süreci sonunda araştırmacının kafasında oluşan sorunun ve o soruna karşı önereceği bir çözüm meydana gelir.Bu da araştırmanın tezini oluşturur.

.HİPOTEZ KURMA VE METODUN BELİRLENMESİ
2.1. Hipotez Kurma (Araştırmanın Tezi) Hipotez belli bir kurumsal temele dayalı olarak geliştirilen ve değişkenler arasında varlığı öne sürülen belli ilişkilerin sınanmasını sağlar[6]. Her araştırmanın bir tezi olmalıdır. Başlangıçta oluşturulan tez soruna karşı getirilen geçici bir çözümlemedir. Araştırma ilerledikçe tez değiştirilebilir veya sonuca uygun olarak geliştirilebilir. Tez doğruluğu sınanmamış bir öneridir. Ön çalışmalara deneyim gözlem ve akıl yürütmelere dayanılarak oluşturulur ve çalışma sonucunda doğru çıkacağına duyulan bir güven vardır. doğru çıkmaması halinde yinede sonuçlar yayınlanabilir. bu her halükarda bilimin gelişmesine katkı sağlar, çünkü aynı konuyu başka bir bilim adamı incelememiş olur. Tez cümlesi ilgi çekici nitelikte olmalıdır. Düz ya da soru cümlesi olarak ifade edilebilir. Önerinin basit anlaşılır ve merak uyandıran nitelikte olması gerekir.

Bilimsel çalışmalarda yöntemin büyük önemi vardır.Konunun özelliğine ve araştırmacının ilgisine göre anket, gözlem, mülakat istatistik bilgiler, deney vs. gibi yöntemlerden yararlanılabilir. Birincil kaynaklarla çalışma yönteminin belirlenmesi kütüphane araştırmasına olan gereği ortadan kaldırmaz. Günümüzde araştırmacılar geleneksel kütüphane kaynaklarının yanı sıra İnternet kaynaklarından da yararlanmak zorundadırlar.Çünkü bu kaynakların bir bölümü kütüphanelerde basılı olarak bulunurken bazıları sadece elektronik ortamda yer almaktadır. özellikle makale indexleri çok önemlidir. Yöntem aşamasında ayrıca tutulacak notların ve ulaşılan kaynakların nasıl kaydedileceğine de karar vermek gerekir. Bu yöntemlerden birisi klasik kart yöntemidir. Burada kaynak ve kaynaklardan elde edilen bilgiler bu iş için hazırlanmış kartlara yazılır. Kaynakların yazıldığına bibliyografya, kartları alınan notların yazıldığı kartlara da not alma kartları denir. Bazen de kaynaklar ve bilgiler özel olarak tutulan bir bloknot veya deftere kaydedilir. Tüm bilgiler bir araya toplanmış olur.
Diğer bir yöntem de kaynak ve notları bilgisayarda bir klasör içinde yer alan dosyalara kaydetmektir. Bu yöntem daha fazla tercih edilmektedir. özellikle kart yöntemine alternatif olarak geliştirilen OneNote programı bilim adamları tarafından tercih edilmektedir.

Taslak ve Plan Hazırlamak Geçici plan araştırmacının henüz konu ile ilgili olarak okuduğu birkaç çalışmadan yararlanarak nasıl bir çalışma yapmak istediğini gösteren bir taslaktır.Bu taslak araştırmacının çalışması sırasında izleyeceği yolu gösterir. Başlangıçta geçici plan hazırlanması zamandan tasarruf sağlar. Araştırmanın ayrıntıların inildikçe geçici planda değişiklik yapılır[7]. Araştırmacının taslak plan hazırlanmasında ve onda değişiklikler yapılmasında tez cümlesini kağıdın başına yazması yararlı olabilir. Böylece konunun kapsamı ve sınırlandırmaları göz önünde bulundurulmuş olur. Taslak plan ana fikirlerle destekleyici bilgilerin akış sırasını ve bunlar arasındaki ilişkileri ortaya koyar. Başlıklar ve alt başlıkların her birine izlenen sisteme göre bir numara veya harf verilir. Alt başlıkların yazımına belirli miktar boşluklar verilerek içeriden başlanır. Alt başlıkların üst başlıklara göre bu şekilde daha içeriden yazılması fikirlerin birbirine nasıl bağlandığını daha açıklıkla göstermek içindir.

Araştırmacı konuyu belirledikten sonra kaynak araştırmasına başlar ve bulduğu kaynakları kaydederek bir kaynak listesi ya da bibliyografya oluşturur. ilk hazırlanan kaynak listesine yenileri eklenir bazıları da gereksiz görülerek sonradan listeden çıkartılır. Bir araştırmada yararlanılan kaynaklar çok ve çeşitlidir. Kitaplar, genel ve mesleki makaleler, gazeteler, istatistikler, raporlar, seminer bildirileri, özel mektuplar v.s. bunlardan bazılarıdır. Araştırmacı konuyla ilgili gördüğü tüm kaynakları toplamalıdır.

Kaynak Araştırmasına Başlama Araştırmaya büyük ve genel bir kütüphaneden başlamakta yarar vardır. Bu örneğin bulunulan ildeki üniversite kütüphanesi olabilir[8]. Araştırmacının ilk yapacağı şey ilgili kitap ve makaleleri bulabileceği kaynaklara başvurmaktır. Bu konuda YÖK kurumu tez ve makale araması için bir sistem yapmıştır, bu siteden de faydalanılabilir: http://tez2.yok.gov.tr/ Kütüphane Katalogları Kataloglar yazar başlık ve konuya göre düzenlenirler.Ancak katalog araştırmasına konu ile başlamak daha doğru olur. Kütüphaneciler kitap ve öteki malzemeleri sınıflandırırken standart bir konu başlığı kullanırlar. Kütüphaneler arasında ufak tefek bazı farklılıklar olsa da bunun için genellikle Amerikan Kongre Kitaplığının (Library of Congress) Konu Başlıkları Sınıflandırması (Subject Heading Classification) esas alınır.Dört cilt olan bu yayın kütüphanenin referans kitaplığında veya katalog dolaplarının yakınında bulunur[9]. Kütüphanedeki her kitabın üzerinde onun raflardaki yerini belirten bir başvuru numarası vardır. Bu numara genellikle kitabın sırtında yazılıdır.

Makale İndeksleri Araştırmacının başvurabileceği diğer bir kaynak da makale indeksleridir. indeksler dergilerde yayınlanan makalelerle bazen kitapların içinde yer alan bölümleri konularına göre düzenli olarak içeren kaynaklardır.çeşitli konularda yayımlanmış makalelerin ve öteki yazıların yazar başlık tarih ve içinde yer aldıkları periyodikleri gösterirler.Makale indeksleri daha çok kütüphanelerin referans bölümlerinde bulundurulur. Makale indeksleri genel veya özel nitelikte olabilir. Genel indeksler değişik konulardaki makale ve yazıları içerirler. Oysa özel indeksler belirli konulara göre düzenlenmişlerdir. Bibliyografyalar Kütüphane katalogları ve makale indekslerinin yanında aranılan kitapların bulunabileceği bir diğer kaynak da bibliyografyalardır.bibliyografyalar yayınlanmış kitapların listesini içeren kaynaklardır genel ve özel nitelikte olabilirler. Ayrıca ticari amaçlı bibliyografyalarda vardır. Bunlar da konuyla ilgili hangi kitapların bulunduğunu belirlemede yararlı olur. Örneğin Books in Print (New York: Bowker ) ve Cumulative Book Indeks ( New York : Wilson ) bu tür ticari kataloglardır[10]. Araştırmacı ayrıca kitap ve makalelerin sonlarında bulunan kaynakçalardan da başka kaynaklara ulaşabilir. Bu nedenle incelediği konuyla ilgili yakın tarihlerde yayınlanmış birkaç kitap ve makale bulunarak bunların kaynakçalarının incelenmesi daha birçok kaynağın belirlenmesine olanak sağlar.


Araştırmacılar çalışmalarına öncelikle bağlı oldukları üniversite kitaplıklarından başlayabilirler. Ancak tüm kaynaklar üniversite kütüphanelerinde olmayabilir. Bu yüzden onların dışındaki kütüphanelerde de kaynak araştırması yapmakta yarar vardır. a.İl Halk Kütüphaneleri : Bunlar daha çok genel nitelik taşırlar. Fakat o yöre ile ilgili başka yerlerde bulunmayan bazı kaynakların il halk kütüphanelerinde bulunma olasılığı çok yüksektir. b.Meslek OdalarıDernek Cemiyet veya Birlik Kütüphaneleri : Aynı meslekleri yapan veya aynı konularla ilgilenen kimselerin oluşturdukları kuruluşlardır. Bunların araştırmacıyı ilgilendirebilecek kendi özel koleksiyonları veya kitaplıkları bulunabilir. Örneğin ticaret ve sanayi odaları ile meslek odalarının kitaplıkları yayınladıkları istatistikler yıllıklar raporlar vs. araştırmacılar için önemli kaynaklar durumundadır. c.Diğer Kaynaklar : Bunlar arasında elçilikler gazeteler büyük işletmeler belediyelerle öteki resmi veya özel kuruluşların kitaplıkları araştırma ve özel kayıtları vs. yer almaktadır.

İnternet üzerinde araştırma yapılarak kaynak listeleri belirlendikten sonra istenen kaynaklar işaretlenip bir dosyaya kaydedilebilir[14]. Bunun için tüm yapılacak işlem programdaki adres işaretleme dosyasının açılması ve seçilen kitabın üzerinde tıklatmadır. Kitap işaretleme fonksiyonu sayesinde uzun adresleri her defasında ayrı ayrı yazmanın güçlükleri ve bu işlemler yapılırken yanlış kopyalama olasılığı ortadan kalkar. Böylece araştırmacı İnternette yararlı kaynakları belirleyip bunlara aldığı notları ekleyerek bir tür elektronik bibliyografya düzenlemiş olur. Daha sonra işaretlediği kaynaklara dönerek bunları okuyup değerlendirme yoluna gider[15].

Özetleme ve Aktarma Okuma ve not alma çalışmaları belirlenen hipotez ve geçici çalışma planı doğrultusunda yapılır. Okuma sırasında tez konusu ile ilgili önemli görülen kısımlar not alınır. Çünkü bir kimse yararlandığı her kaynağı sürekli olarak yanında tutamayacağı gibi bir an için akla gelen güzel bir fikrin yeniden anımsanması da kolay olmayabilir. Kaynak toplama aşaması gibi okuma ve not alma aşamasında da seçici davranılmalıdır. İncelenen kaynaktan not alırken şu hususlara dikkat etmek gerekir[16]: a.Hemen not alınmaya başlamamalı kaynak iyice incelenmelidir. b.Araştırmacıda aynı konuda birden fazla kaynak varsa en uygun olanını daha ayrıntılı incelemek için seçmelidir. c.Konu hakkında araştırmacının temel bilgisi zayıfsa önce genel kaynakları daha sonra ileri düzeydeki kaynakları incelemelidir. d.Herşey not edilmeye çalışılmamalı işe yarar not alınmalıdır

Araştırmacı yararlandığı kaynaklardan 2 çeşit not alır[17]: 1) 
Özetleme: Ana kaynaktaki bilgilerin araştırmacının kendi ifadeleriyle ve kısaltılmış olarak yazıya geçirilmesidir. Özetleme sırasında araştırma ile ilgili bilgiler kısaltılarak not edilirken önemsiz veya ilgisiz bilgiler de atılır. 2) Aktarma: Ana kaynaktaki bilgilerde kısaltma yapılmaz. Bu da 2 şekilde yapılır: a.Değiştirerek 
Aktarma: Ana kaynaktaki bilgiler kısaltma yapmadan araştırmacının kendi ifadeleriyle notlara kaydedilir. Araştırmacının kendi ifadeleriyle yapılsa da özetlemeden ayrılır. Çünkü ana kaynaktaki bilgiler kısaltılmaz; yalnızca açıklık sağlamak üzere kelime ve ifadelerde değişiklik yapılır. b.Aynen Aktarma: Aktarılan yazı gerek kelimeler gerek noktalama işaretleri yönünden ana kaynaktakinin aynısıdır. Alıntıda bir değişiklik yapılmadığı için değiştirerek aktarmadan ayrılır. Bilimsel teknik ve yasal kaynaklardaki bilgilerin tam anlamını verebilmek ve doğru anlaşıldığını göstermek üzere bu bilgilerin aynen aktarılması gerekir. Yine görüşe canlılık ve güvenilirlik katmak amacıyla ünlü kişi veya otoritelerin sözlerinden doğrudan alıntı yapma yoluna gidilebilir.


Bir kaynaktan not alırken alınan notun şu temel ilkelere uygun olması sağlanmalıdır: 1)Amaca Uygunluk: Not alırken araştırmacı sürekli olarak bir seçme ve ayırma işlemini yürütmektedir. Bu gerekliyi gereksizden ayırma ve yalnızca gerekeni alama işlemidir. 2)Kaynağa Uygunluk: Alınan her not alındığı kaynaktaki anlamının yansıtabilmektedir. Bir kimseyi yazmadığı ya da söylemediği bir şeyi yazmış ya da söylemiş gibi göstermek bağışlanması güç bir yanlışlıktır. 3)Gerçeğe Uygunluk: Araştırmada toplanan verilerin geçerli ve güvenilir olması onlara verilecek bilimsel değerin değişmeyen ölçütleridir

Notların Kaydedilmesi[18] a)Not alma Kartları: Alınan notlar hepsi aynı ölçüde kesilmiş kartlar yazılır. Kartların ölçüsü not edilen bilgilerin uzunluğuna göre değişik olabilir. Fakat genellikle yarım sayfa boyundaki kartlar en uygundur. Her bilgi için alınan not ayrı bir karta işlenmelidir. Aynı kartta birdenfazla değişik bilgiye yer vermek güçlükler doğurur. Bir not kaydedildiği karta sığmıyorsa yazı kartın arkasında sürdürülmemeli yeni bir karta geçilerek ikisi birbirine iliştirilmelidir. Notların kart üzerine nasıl yazılacağı konusunda aşağıda bir örnek gösterilmiştir: Not alma Kartı Örneği : Araştırma Modeli Karasar s. 36 ( AYNEN AKTARMA ) " ... araştırma amacına uygun ve ekonomik bir süreçle verilerin toplanarak çözümlenmesi için gerekli koşulların düzenlenmesidir. "

Kartın sağ üst köşesine kaynağı tanıtıcı bir kısaltma ile ana kaynaktaki bilgilerin sayfa numarası (numaraları) gösterilir. Kaynak hakkındaki tüm bilgiler bibliyografya listesinde işlenmiş bulunduğundan bunların notalma kartı üzerinde yinelenmesi gerekli değildir; yalnızca yazarın soyadını yazmak yeterli olabilir. Eğer bir yazarın birden çok eseri bulunuyor veya iki yazarın soyadı aynı ise o takdirde yazar soyadı ile birlikte birinci ad veya kısaltılmış olarak kitap başlığı da belirtilir. Yazarın bulunmadığı durumlarda da bunun yerine kitap veya makalenin başlığını (kısaltılmış biçimde) koymak gerekir. Yazar soyadı (veya başlık) bir virgülle ayrılıp sayfa numarası yazılır. Eğer yararlanılan bilgiler tek sayfa yerine birbirini izleyen birkaç sayfadan alınırsa ana kaynaktaki başlama ve bitiş sayfalarının aralarına bir ( - ) işareti konularak yazar soyadından sonra gösterilirler. Bilgilerin birbirini izlemeyen sayfalardan gelmeleri durumunda not alınan bir bilginin ilk kelimesinden önce o bilginin ana kaynaktaki sayfa numarasını yazmak gerekir. Kartın sol üst köşesinde ise not alınan bilgilerin konusu kısa ve özlü biçimde belirtilir. Not alma işlemi belirli ölçüde ilerleme gösterdiğinde kartlar geçici plandaki başlıklara göre düzene konur.


Kartlar düzene konduktan sonra araştırmanın ulaştığı durum daha iyi görülür; eksik veya zayıf bölümlerin yanında tekrarlar ve şüpheli noktalar açığa çıkar. Zayıf kalan bölümlerde araştırma derinleştirilir fazlalıklar çıkartılır tekrarlanan noktalar birleştirilir. Okuma ve not alma işlemleri sırasında araştırma da sürekli biçimde denetlenir. Eğer edinilen bilgiler ve yapılan yorumlamalar araştırmayı tam olarak destekleyici sonuçlar vermiyorsa onu gerçeklere uyacak biçimde değiştirmek gerekir b) Not Defteri Tutmak: Bazen alınan notlar tek bir not defterine kaydedilirler. Bloknot sayfaları uzun notların veya geniş tabloların yazılması bakımından uygundur. Notların ilgisiz yazı ya da notlarla karıştırılması güçlükler doğurur. Bu yüzden tek bir not defteri tutulmalıdır. Not defterine yazılan her bilginin not edildiği tarihi de belirtmekte fayda vardır. Böylece araştırmanın gelişme seyri de ortaya çıkmış olur.

Ayrıca bazen araştırmayla ilgili çok yararlı fikirler ani bir biçimde ortaya çıkabilirler. Bunları unutmamak için hemen not almak gerekir. Bu yüzden araştırmacı not defterini her zaman için yanında taşıma alışkanlığı edinmelidir. c) Fotokopiler: Uzunluk karmaşıklık kolay elde edilememe veya not alırken hata yapma olasılığı gibi nedenlerden dolayı bu yola başvurulabilir. Bu yolla elde edilen bilgiler daha sonra okunarak alınacak notların kaynağını oluşturmalıdır. Bu deyişle bu bilgiler doğrudan bir araştırma notu olarak düşünülmemelidir. d) Notların Bilgisayarda Tutulması: Araştırmacı her bir araştırma için ayrı bir klasör tutup; bu klasör içinde ihtiyaç duyduğu sayıda ( örneğin alt bölüm taslak metin bibliyografya kaynakları alınan notlar Internetten kitap işaretleme için v.s. gibi ) dosyalar açabilir. Bilgisayara aktarılan bilgiler üzerinde istenilen düzenlemeler yapılabilir. Örneğin bilgiler tekrar tekrar ekrana getirilerek gözden geçirilir yeniden yazılır birleştirilir başka yere taşınabilirler. Ayrıca notlar bilgisayar hafızasında güvenli bir şekilde korunabilir diskete kopyalanabilir ve başka yere kolayca taşınabilir.

OKUMA NASIL OLMALI?
Okumada kesinlikle seçici davranılmalı; ele geçen herşey değil yalnızca ilgili olanlar okunmalıdır. Böylelikle zaman ve emek kaybı da oluşmaz. Okumaya konuyla ilgili genel kaynaklardan başlanmalı ayrıntılı olanlar daha sonra incelenmelidir. Okuma göz gezdirme veya ayrıntılı biçimde olur. Ayrıntılı olana göz gezdirerek okumadan sonra geçilir. Göz gezdirme ile bazı anahtar kelimeler başlıklar şekiller v.s. saptanır. Ayrıntılı okumada araştırmayla ilgili kısım dikkatli okunup notlar alınır. Ayrıca okuma eleştirisel biçimde yürütülmeli kaynağın güvenilirliği ve yazarın tarafsızlığı daima göz önünde bulundurulmalıdır. Aslında eleştirisel değerlendirme sadece okuma sırasında değil araştırma devam ettikçe yapılmalıdır. Çünkü bazı kaynaklar okumaya değer bile bulunmayabilir.

VERİ İŞLEME VE TEZİ GÖZDEN GEÇİRME
Verilerin İşlenmesi Araştırma gerekli verilerin toplanması ile bitmez. Toplanan verilerin araştırma problemine kuramsal ve/veya pratik yönden çözüm önerileri geliştirilmesine olanak sağlayacak şekilde işlenerek çözümlenmesi yorumlanması ve değerlendirilmesi gerekir. Araştırmanın özgünlüğü bu aşama ile belirginleşip bir bütünlük kazanır. Verilerin Çözümü Araştırma planı yapılırken ne tür veri toplanacağı bunların nasıl işlenip çözümleneceği olası sonuçların nasıl yorumlanıp değerlendirilebileceği ara çizgilerle belirlenir. Araştırmacı toplayacağı verileri nasıl değerlendireceğini önceden açıkça göremiyorsa en iyisi veri toplamayı başlatmamaktır.

Verilerin Yorumlanması Bir araştırmanın sonuçlandırılmış sayılabilmesi için derlenen kütüphane kaynakları okunup değerlendirilmiş deney gözlem mülakat istatistik analiz gibi yöntemler uygulanmış ve elde edilen sonuçların ışığında hipotezin değerlendirilmesi yapılmış olmalıdır. Tüm bu işlemler bitirilmeden araştırma tamamlanmış sayılmaz. Verilerin işlenip araştırma sonuçları alınmadan ve hipotezin doğruluğu konusunda kesin bir sonuca ulaşılmadan yazmaya başlamak hatalı bir uygulamadır. Ayrıca bir araştırmada araştırmacı kendi yaratıcı fikirlerini katmadan yalnızca incelenen kaynakları özetlemekle yapılan araştırmalar gerçekte bilimsel bir araştırma sayılmaz.


Araştırmacı aldığı notları topladığı bilgileri analiz ettikten ve kendi düşünce ve yorumlarını katarak belli bir sonuca ulaştıktan sonra ilk taslağın yazılmasına geçebilir. Bilimsel araştırma çalışması ne kadar iyi planlanmış ve amaca uygun geliştirilmiş olursa olsun eğer başkalarının anlayabileceği ve uygulayabileceği şekilde kaleme alınmamış ise eksik kalmış demektir. Böyle bir rapor başkalarıyla iletişimde yetersiz kalmış sayılır. Araştırmacının bir diğer amacı da başkalarıyla bilgi alışverişinde bulunmak olduğu için. Şekil ve ifade kurallarına uymayan raporlardan istenilen iletişim sağlanamaz. Bu yüzden belirli kurallara uygun olarak hazırlanan araştırma raporları konuyu daha iyi anlamayı katkıda bulunmayı denetimi ya da eleştiride bulunmayı kolaylaştıracağı için daha değerlidir. Bu nedenle bilimsel yöntemlere uygun olarak gerçekleştirilmiş bir araştırmanın son halkası bu araştırmanın rapor haline getirilmesidir. Rapor yazımı denilen olay da zaten budur

İlk Taslak Plan son şeklinin aldıktan sonra elde edilen bilgilerin bölüm bölüm yazılmasına başlanır. İlk taslağın yazılmasında asıl önemli olan fikir akışının düzenli bir biçimde sürdürülmesidir; üslup güzelliği ve uygun kelimeler seçmek ikinci planda kalır. İlk taslakta cümle düzeltmeleriyle zaman kaybetmeden yazma işlemi yapılmalıdır. Ayrıca ilk taslakta grafik metin aktarma ve tabloları yerleştirmekle zaman kaybetmeyip fikirleri yazıya geçirmek gerekir. Yalnızca tablo ve grafiklerin yerleri daha sonra yerleştirmek üzere belirlenmelidir. Taslağın yazılmasına giriş ile başlamak doğru olmaz. Araştırmanın giriş ve sonuç bölümleri en son yazılmalıdır. Bunun nedeni neye giriş yapıldığına bağlı olmadan rapor hazırlamak araştırmacının daha serbest çalışmasını sağlar. Yine aynı şekilde nasıl bir sonuca varılacağı da rapor yazıldıktan sonra ortaya çıkar. Bunun gibi kaynak göstermede dipnot sistemi kullanılacaksa ilk taslakta dipnotlar en son halleriyle yazılmamalıdır. İlk taslakta dipnotlar hangi kelimelerden sonra yazılacağı belirtilip; bu kelimelerden sonra bir parantez açılıp içine yazarın soyadı kaynağın sayfa numarası gibi kaynağı kısaca tanıtan bir bilgi yazılabilir.

İlk Taslağı Düzeltme İlk taslak yazıldıktan sonra sıra baştan sona okunup dilbilgisi ve üslup yönünden düzeltilmeye ve boş bırakılan yerleri doldurmaya gelmiştir. İlk taslağı düzeltme işlemi; düzgün bir şekilde sıralanmayan fikirlerin düzeltilmesi ve gerekirse paragrafların yerlerinin değiştirilmesinden oluşur. Ayrıca ilk taslakta sonradan yerleştirileceği düşünülen tablo ve grafikler de bu aşamada yerleştirilir. İlk taslakta yazılmamış olan giriş ve sonuç bölümlerini bu aşamada belirlemek gerekir. Bu bölümler araştırma hakkında genel bir fikir edinmek isteyen kişiler açısından çok önemlidir. Bu nedenle giriş ve sonuç bölümlerine yeteri kadar geniş yer ayrılmalıdır.

Giriş bölümüne araştırma konusunu açıkça belirtmekle başlanır. Konunun neden seçildiği hipotezin ne olduğu ne gibi yararlar umulduğu uygulanan yöntemin ne olduğu konunun hangi çerçevede sınırlandırıldığı gibi bilgiler verilmelidir. Sonuç bölümünde ise araştırmanın bulguları belirtilir. Araştırmacının kişisel yorum ve önerileri ile birlikte orijinal katkılar burada ortaya konur ve ana noktalar yeniden vurgulanır. Giriş ve sonuç yazıldıktan sonra dipnotlar belirlenen yerlere yazılır. Dipnotlu kaynak göstermede kaynak gösterilecek yerlere sırayla numaralar verilir ve kaynaklar aynı sayfanın altında belirtilir. Bir kaynak ilk kez tanıtılıyorsa dipnotta onunla ilgili bilgilerin tümü verilir.Aynı kaynağa ikinci veya daha sonraları da başvuruluyorsa yazar soyadı gibi kısa bir tanıtma ile sayfa numaralarını yazmak yeterli olur.

Üslubun İncelenmesi Yazılı anlatım da üslup çok önemlidir. Her yazarın kendine ait bir üslubu vardır. Kullanılan kelimeler estetiksel özellikler ve düşüncelerin sıralanışı üslubu belirleyen etkenlerdir. Üslubu seçerken hitap edilen kitle ve ulaştırılmak istenen mesaj da önemlidir. Bir metnin üslup yönünden şu özelliklere sahip olması istenir: a)Açıklık: Düşünceler doğrudan ve açık bir şekilde ifade edilmelidir. b)Sadelik: Süslü ifadeler yerine kısa ve öz cümleler kullanılmalıdır. Gereksiz kelimelerden kaçınılmalıdır. c)Akıcılık: Bütün fikirler ana konu etrafında birleşmeli aralarda kopukluklar olmamalıdır. Her paragraf ayrı birer fikir açıklamalıdır. Ana fikir birinci cümlede verilmişse bu cümleyi izleyen cümleler önemliden önemsize doğru sıralanmalıdır. Eğer son cümlede verilirse o zaman cümleler önemsizden önemliye doğru sıralanır. Yeni bir fikir aktarılırken ayrı bir başlık konur. Ancak fikirler arsındaki bağlılığın sürdürülmesine dikkat edilmelidir.
on Okuma Son okumada metin üslup yönünden düzeltilir. Daha düzgün kelimeler ve ifadeler seçilir noktalama hataları ve cümle bozuklukları giderilir. Yapılan aktarmaların ana metinle uyumu gözden geçirilir. Üslubu kontrol etmek için de metni yüksek sesle okumak da yararlı olabilir.
Metnin Son Şekli Düzeltmelerin yapılmasından sonra metin yazım aşamasına gelmiştir. Yazılar genellikle bilgisayarla yazılmaktadır. Yazılan ya da yazdırılan metin baştan sona harf harf sözcük sözcük yeniden okunmalıdır. Ayrıca bilgisayarla konulamayan işaretler ve yazılar siyah uçlu bir kalem yardımıyla elle yazılır. Bu arada metindeki tüm veriler orijinalleri ile karşılaştırılarak tüm yapı ve noktalama hataları düzeltilmeli; yabancı sözcük ile büyük ve küçük harflerin doğru yazılmasına dikkat edilmelidir.

TELİF HAKLARININ KORUNMASI Yazar sanatçı bilim adamı gibi yaratıcı özellikteki insanların ortaya koydukları eserler fikir ürünü olarak kabul edilir. Bu kişilerin yarattıkları eserler üzerinde mülkiyet hakkına sahip olup bu haklara fikri mülkiyet hakkı denir. Telif ya da fikri mülkiyet hakları her ülkede yasalarla korunmuştur. Bir başkası bir yazarın yazdığı kitabı veya onun yaptığı araştırmayı izin almadan çoğaltamaz ticari amaçlarla kullanamaz. Ülkemizde bu konuda uluslararası sözleşmelerden yola çıkılarak hazırlanan " Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" bulunmaktadır[19]. Bu kanuna göre her türlü bilim ve edebiyat eserleri bilgisayar programları müzik eserleri güzel sanat eserleri ile mimarlık ve sinema eserleri fikir ve sanat eseri olarak kabul edilip koruma kapsamına alınmıştır. Telif hakları aynı zamanda basılı bir eserin başka bir dile çevrilerek izin almadan satış yapılmasını da engeller. Yine bir kişinin yabancı bir yazara ait eserini izinsiz tercüme edip yayınlama hakkı da yoktur. Telif hakkı yasaları ve mülkiyet haklarının korunması bilim ve edebiyat alanındaki yaratıcı ürünlerin özendirilmesi ve haksızların önlenmesi gibi amaçlarla çıkarılmıştır. Bununla birlikte telif hakkı yasaları bilimsel amaçlarla yapılacak alıntıları engellemezler. Fakat bununla ilgili iki şartı yerine getirmek gerekir: 1)Bilimsel amacın gerektirdiği ölçüde alıntı yapılmalıdır. 2)Kesinlikle kaynak gösterilmelidir.

SONUÇ VE ÖNERİLER
Bir araştırma en başından en sonuna kadar bilimsel araştırma yöntem ve tekniklerine uygun olarak yapıldığında ve buna araştırmacının kendi özenli ve yaratıcı çalışması da katıldığında bir anlam taşıyacaktır. Yalnızca araştırma yöntem ve tekniklerinin dar bir görüş açısı ile tam tamına uygulanması yeterli değildir. Her şeyden önce araştırma bir takım çalışmasıdır. Bir takım çalışması araştırmacının sayısal olarak fazla kişi ile çalışması olarak algılanmamalı; yapılacak çalışmalarda işbirliği ve eşgüdümün sağlanması olarak düşünülmelidir. Burada da iletişim araştırmacının sürekli başvuracağı bir olgu ve süreçtir. İyi bir araştırmacı aynı zamanda iyi bir iletişimci olması da gerekir. Bu ise doğuştan bir yetenek değil; eğitimle kazanılan hiç değilse geliştirilen ve disiplin altına alınan bir özelliktir.








23 Aralık 2016 Cuma

YÖNETİCİLER- ÇAĞDAŞ İŞLETMENİN ANAHTAR BİR UNSURU*****Boone Kurtz

Yönetim Nedir?
İnsanlar ve diğer kaynaklar yoluyla örgütsel hedefleri başarma sürecidir.

Hiyerarşi, birçok örgütte bulunan geleneksel yapıdır. Her bir seviyedeki yöneticiler farklı faaliyetleri yerine getirirler.

Yönetsel Başarı İçin Gerekli Beceriler

Yönetim hiyerarşisinin her kademesindeki yöneticiler üç beceri türünü uygulamalıdırlar: Teknik, beşeri ve kavramsal. Tüm yöneticiler, her bir becerinin önemi farklı yönetim kademelerinde değişmesine rağmen, bu üç beceriye değişen oranlarda sahip olmalıdırlar.

Her gün, yöneticiler toplantı yapmaya, insanlarla konuşmaya, okumaya, düşünmeye ve metin ya da elektronik mesaj göndermeye zaman harcarlar. Bu faaliyetleri yaparken, yöneticiler dört temel işlevi gerçekleştirmektedirler: Planlama, örgütleme, yürütme ve kontrol. 

Planlama: 
Gelecekteki olayları ve koşulları tahmin etme ve örgütsel hedefleri başarmak için faaliyet yollarını belirleme sürecidir.

Örgütleme
Görev ve otoritenin formal yapısıyla beşeri ve maddi kaynaklarını harmanlama, planları uygulama, hedeflere ulaşabilmek için işleri düzenleme, görevleri çalışanlar arasında paylaştırma ve bunları koordine etme sürecidir

Yürütme
Örgütsel hedefleri başarmak için çalışanlara yol gösterme ve güdülemedir.

Kontrol
Örgütün hedefleriyle performansını ölçme ve değerlendirme fonksiyonudur.

Vizyon: 
Pazarın ihtiyaçlarının ve firmanın bu ihtiyaçları tatmin etme yolunun algılanması.

Bir vizyonu gerçeğe dönüştürme planlamayı gerektirir. 

Planlama şu kategorilere ayrılabilir: Stratejik, taktiksel, operasyonel ve koşulsal. 

Stratejik Planlama 
Her bir adım sonuncusundan çok daha spesifik bilgiyi kapsamaktadır. 

Planlamanın en uzak erişilen düzeyi –bir örgütün ana hedeflerini tayin etme ve bu hedefleri başarmak için kaynakları tahsis etme ve harekete geçme süreci– olan stratejik planlamadır. 

Taktiksel planlama
Taktiksel planlama stratejik planlar tarafından belirtilen faaliyetleri uygulamayı kapsamaktadır. Taktik planlar genel planları uygulamak için gerekli olan mevcut ve yakın dönem faaliyetlere yol gösterir. 

Operasyonel planlama 
Operasyonel planlama taktik planların uygulanmasına yol gösteren ayrıntılı standartlar yaratır. Bu faaliyet özel iş hedeflerini seçmeyi ve planları gerçekleştirmek için çalışanları ve takımları görevlendirmeyi kapsar. Bir bütün olarak örgüte odaklanan stratejik planlamadan farklı olarak, operasyonel planlama özel fonksiyonel alanlardaki taktikleri geliştirme ve uygulamakla ilgilenir. 

Koşulsal Planlama
Planlama her olasılığı önceden göremez. Beklenmedik büyük olaylar, doğal afetler ve hızlı ekonomik düşüşler en iyi planları dahi kaosa sürükleyebilir. Bu tür olaylardan işletmenin zarar görme olasılığını kontrol altına almak için, birçok firma koşulsal planlamayı kullanır. Koşulsal planlama, krizden sonra, şirketlerin bir yandan olanlar hakkında kamu kesimleriyle açık iletişim kurmasını sağlarken, öte yandan mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz bir şekilde faaliyete başlamalarına imkân verir. 

Stratejik Planlama --- Tepe Yönetim--- Örgütsel hedefler, temel stratejiler,uzun dönemli planlar
Taktiksel Planlama---Orta Kademe---3- 6 aylık planlar, departman politikaları, prosedürler
Operasyonel Planlama --Süpervizör---Günlük ve haftalık planlar, kurallar ve her bir departman için prosedürler
Koşulsal Planlama--Öncelikle tepe yönetim, ancak her kademe katkıda bulunur-- Faaliyetler için sürekli planlar ve acil durumlar için iletişim

STRATEJİK PLANLAMA
  • Örgütün misyonunu tanımla
  • Örgütün rekabetçi pozisyonunu değerlendir
  • Örgütün hedeflerini oluştur
  • Rekabetçi farklılaştırma için stratejileri yarat
  • Stratejiyi eyleme dönüştür
  • Sonuçları değerle ve planı düzelt
Misyon İfadesi
Bir örgütün iş niyetlerinin ve amaçlarının yazılı bir açıklamasıdır.

SWOT Analizi: SWOT güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditlerin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Sistematik olarak bu dört faktörü ölçen ve değerlendiren bir firma rekabet avantajı kazanmak için en uygun stratejileri geliştirebilir. 


Hedefler: Yöneticilerin yeni ürün geliştirmesi, satışlar, müşteri hizmetleri, büyüme, çevresel ve sosyal sorumluluk ve çalışan tatmini gibi alanlarda örgütün arzu edilen performansını tanımlayarak yol haritasını oluşturmaktır. 

Strateji geliştirmenin altındaki amaç rekabetçi farklılaştırmadır. Bu şirketin, onu rakiplerinden ayıran yeteneklerinin ve kaynaklarının benzersiz bir bileşimidir. 

Stratejik planlama sürecinin ilk dört aşaması tamamlandığında, yöneticiler bu planları eyleme geçirmeye hazır olurlar. Bir stratejiyi fiili olarak uygulayanlar, genellikle orta kademe yöneticiler ya da süpervizörlerdir.

Gerçekleşen performans, amaçları karşılamada başarısız olduğu zaman planların uyarlaması yapılır. Değerlendirme, performans hakkında güvenilir geribeslemeyi içermektedir.

Karar Verme
Bir problem ya da fırsatı fark etme, alternatif çözümleri değerlendirme, seçim yapma ve bir alternatifi uygulama ve sonuçları ölçme ve değerlendirme sürecidir.

Programlanmış bir karar çözümlerin hâlihazırda belirlenmiş olduğu, basit, yaygın ve sıklıkla ortaya çıkan problemleri kapsar. Programlanmış kararlara örnek olarak ofis malzemelerini yeniden sipariş verme verilebilir. 

Programlanmamış bir karar örgüt için önemli sonuçları olan karmaşık ve benzersiz bir problem ya da fırsatı kapsar. Programlanmamış kararların örnekleri yeni bir pazara girmeyi, bir ürünü hattan çıkarmayı ya da yeni bir ürün geliştirmeyi kapsar. 

Yöneticiler Nasıl Karar Verirler?
  • Problem ya da fırsatı farketme
  • Alternatif eylem yolları geliştirme
  • Alternatifleri değerlendirme
  • Uygun alternatifleri seçme ve uygulama
  • Kararın etkiliğini belirlemek için izleme
Liderlik: 
İnsanları belirli amaçları gerçekleştirmeye yönlendirme ve etkileme yeteneğidir

Liderlik Türleri:

Bir kişinin başkalarına yol göstermek için gücü kullanma şekli onun liderlik türünü belirler. Liderlik türleri bir uçta otokratik liderlik, diğer uçta serbestiyetçi liderlik olan bir süreç boyunca sıralanmaktadır. 

Otokratik liderlik patron merkezlidir. Otokratik liderler çalışanlarına danışmadan karar alırlar. Liderler kararları alır, astlarına iletir ve otomatik olarak uygulanmasını beklerler.

Demokratik liderlik astları karar verme sürecine dâhil eder. Bu liderlik türü çalışanların katkılarını merkeze alır. Demokratik liderler görevleri devrederler, çalışanların önerilerini alırlar ve katılımı teşvik ederler. Demokratik liderliğin işletmedeki önemli bir doğal sonucu çalışanların otoriteyi, sorumluluğu ve karar vermeyi yöneticileriyle paylaştıkları, güçlendirme kavramıdır.

Sürecin öbür ucunda, otokratik liderliğin karşısında serbestiyetçi liderlik vardır. Serbestiyetçi liderler en az seviyede kontrole inanırlar. Astlarının, kendi kararlarının çoğunu almasına imkân verirler. Serbestiyetçi liderler çalışanlarıyla durumun gerektirdiği kadar iletişim kurarlar. 

Hangi Liderlik Türü En İyisidi?

Tek bir liderlik türü her durumda, her firma için en iyi değildir. 

Bir şirkette hangi liderlik türünün, çalışanlar, müşteriler ve işletme koşulları için uygun olduğunu belirlemesi, şirketin büyük olasılıkla belirli ihtiyaçları için en iyi liderleri seçmesidir

Örgüt Kültürü
Bir şirketin ilkeler, inançlar ve değerler sistemidir.


Örgüt: Ortak amaçları başarmak için birlikte çalışan insanlardan oluşan yapılandırılmış bir gruptur.

ÖRGÜTLEME SÜRECİNDEKİ ADIMLAR
  • Planları uygulamak ve amaçları başarmak için zorunlu işleri ve faaliyetleri belirlemek
  • İş ve faaliyetleri mantıklı bir model ya da yapıda gruplandırmak
  • Faaliyetleri belirli pozisyonlara ve insanlara vermek gerekli kaynakları tahsis etmek
  • Farklı grupların ve bireylerin faaliyetlerini uyumlaştırmak
  • Örgütleme sürecinin sonuçlarını değerlendirmek
Bölümlere Ayırma: Örgüt içindeki faaliyetleri birimlere ayırma sürecidir. 

Bölümlere ayırmanın beş ana formu işleri ürün, coğrafik alan, müşteri, fonksiyon ve sürece göre alt bölümlere ayırmaktadır.

Yetkilendirme
Çalışanlara işlerin atandığı yönetsel süreç.

Yönetim alanı ya da kontrol alanı, bir yöneticinin idari edeceği çalışan sayısıdır. Bu çalışanlar doğrudan sorumlu olarak bilinmektedir

Merkeziyetçilik ve Ademimerkeziyetçilik 
Merkezleşmiş bir şirket karar vermeyi yönetim hiyerarşisinin tepesine bırakır. Ademimerkeziyetçi bir şirket karar vermeyi daha alt kademelere bırakır. Ademimerkeziyetçi eğilim birçok örnekte karar verme yetkisini doğrudan işi yapan yöneticilere doğru vermiştir. 

Örgüt yapılarının dört temel türü kumanda, kumanda-ve-kurmay, komite ve matriks örgütlerdir. Bazı şirketler yapının bir tipine uyarken, birçoğu bunların bileşimini kullanır.

KUMANDA ÖRGÜTLER
En eski ve en basit örgüt yapısı olan kumanda örgüt, tepe yönetimden çalışanlara kadar doğrudan yetki akışını belirler. Kumanda örgüt basit, açık bir komuta zincirini, yöneticilerin ve işçilerin hiyerarşisini tanımlar. Açık bir komuta zincirinde herkes amirinin kim olduğunu ve kararların hızlı bir şekilde verileceğini bilir. Bu yapı özellikle kriz durumunda etkilidir. 

KUMANDA VE KURMAY ÖRGÜTLER
Bir kumanda-ve-kurmay örgüt, kumanda departmanları destekleyen kurmay departmanlarla bir kumanda örgütün doğrudan yetki akışını birleştirir. Kumanda departmanlar örgütün temel faaliyetlerini etkileyen kararlara doğrudan katılırlar. Kurmay departmanlar uzmanlaşmış teknik destek sağlarlar. 

KOMİTE ÖRGÜTLER
Komite örgütler yetki ve sorumluluğu tek bir yöneticiden birden fazla bireye ortak olarak veren bir yapıdır. Bu model tipik olarak düzenli bir kumanda-ve-kurmay yapının parçası olarak görünür.

MATRİKS ÖRGÜTLER
Matriks yapı belirli projelerde birlikte çalışmak için örgütün farklı bölümlerinden çalışanları bir araya getirir. Bir proje yöneticisi farklı fonksiyonel alanlardan bir grup çalışanı bir araya getirir. Şekil 7.9 bir matriks yapıyı diyagramla göstermektedir.